Açlığa Dayanamamak ve Şeker Hastalığı İlişkisi

Swetter

Guru
Kayıtlı Üye
5 Eylül 2007
805
2
Türkiye Diyabet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz, açlığa tahammülsüzlük ve kilo almanın gizli şeker hastalığının belirtisi olarak algılanması gerektiğini söyledi.

Yılmaz,yaptığı açıklamada, Türkiye'deki 5 milyon şeker hastasından 2,5 milyonunun gizli şeker hastası olduğunu söyledi. 15-20 yıl süreyle ciddi bir belirti vermeden ilerleyebilen gizli şeker hastalığının ileri aşamada kişinin tip-2 diyabet hastası olmasına neden olduğunu vurgulayan Yılmaz, şöyle konuştu: ''Gizli şeker hastaları diyabetli olmaya aday kişilerdir. Ama gizli şeker hastalığının erken teşhisi halinde kişinin diyabet hastası olmasının önüne geçilebiliyor ya da kişinin diyabet hastası olması geciktirilebiliyor. Bir başka deyişle gizli şeker hastası olduğunu bilenler, yaşam tarzlarında ve beslenme alışkanlıklarında değişiklikler yaparak tip-2 diyabet hastası olmaktan kendilerini kurtarabiliyor.''

Gizli şeker hastası olanların sık acıktıklarını, acıktıklarında fenalaşma hissi yaşadıklarını, yemeklerini hızlı yediklerini ve yemekten sonra uykusuzluk ve yorgunluk yaşadıklarını belirten Yılmaz, bu belirtiler yanında açlığa tahammülsüzlük ve kilo alma belirtilerinin üzerinde önemle durulması gerektiğine dikkati çekti.

Yılmaz, açlığa tahammül edemeyen ve sık aralıklarla bir şeyler yeme ihtiyacı duyan kişiler için ''iştahı yerinde'' denildiğini ama bunun kişinin sağlıklı olduğu anlamına gelmediğini vurgulayarak, şunları anlattı: ''Gizli şeker hastalığı vücuttaki insülin hormonu salgısında bozukluğa neden oluyor, bu bozukluk nedeniyle hastanın öğün aralıkları kısalıyor, hasta açlığa dayanamadığı için sık sık bir şeyler yeme ihtiyacı hissediyor. Normal insanlarda öğün aralığı 4.5-5 saat iken gizli şeker hastalarında öğün aralığı 2.5 saate kadar düşebiliyor. Yani kişi iştahının yerinde olması dolayısıyla değil gizli şeker hastası olduğu için açlığa tahammül edemiyor ve sık aralıklarla besleniyor.''

Gizli şeker hastasının aç iken kan şekerin normal düzeyde, tok iken ölçüm yapıldığında ise kan şekerinin normalin üzerinde olduğunu belirten Yılmaz, pek çok gizli şeker hastasının, aç iken yaptırdığı ölçümde kan şekerinin normal çıkması nedeniyle bir sağlık sorunu olmadığı yanılgısına düşebildiğini belirtti.

Yılmaz, ''Bu kişilerin gizli şeker hastası olduğu genellikle şeker yükleme testi sonrasında ortaya çıkıyor. Bu teşhisin yapılabilmesi halinde gizli şeker hastalığının ilerleyerek kişiyi tip-2 diyabet hastası yapmasının önüne geçilebiliyor ya da aradaki zaman geciktirilebiliyor'' diye konuştu. Yılmaz, yaşam kalitesini düşüren ve ciddi organ kayıplarına neden olan diyabet ile mücadelede gizli şeker hastalığının erken teşhis edilmesinin, erken teşhis için de toplumun diyabet konusunda bilinçlendirilmesinin çok önemli olduğunu kaydetti.



Referans: Prof. Dr. Temel Yılmaz
KAYNAK:AA
 
Bende de bu sorun var. Eskiden 8-10 saat bir şey yeme ihtiyacı hissetmeden durabilir-çalışabilirdim. Yapmam gereken başka işler varsa yemek yemeyi unutur, işler bittiğinde "aa, ben bugün öğle yemeği yemedim galiba"diye kendi kendime konuştuğum çok olmuştur. taa ki geçen yaza kadar. İlk belirtiler yemek saati geçtiğinde sabırsızlık-sinirlilik ortaya çıkmasıyla başlamıştı. Normalde öğrencilerine karşı -ne yaparlarsa yapsınlar- son derece sabırlı olan, ve bu özelliğiyle öğrencilerinin ve meslektaşlarının dikkatini çeken ben, artık bambaşka biri olmuştum. kahvaltının üzerinden 3,5-4 saat geçmiş, dersin sonlarına yaklaşmışız, ben içimden "uff bu ders ne zaman bitecek, niye anlamıyo ki bu öğrenci,ufff" diye konuşmaya başlıyorum. Ya da iş yerimden herhangi bir konuda yemek öncesi bir not almışım, ya da bana bir şey söylenmiş. Aman allahım,bu nasıl olur, ne diyor bunlar vb. şeklinde sinir küpü oluyor, yemekten sonra kendime geldikten sonra aynı konu gündeme geldiğinde son derece anlayışlı, olaya espriyle yaklaşabilen biri oluyorum. Ben dahil çevremdeki herkes için bu durum gerçekten şaşırtıcı. Bazen film gibi geliyor. Sanki ruh değiştiriyorum. Uzun süre aç kaldıktan sonra yemek yediğimde,yemeğin ardından hafif baş dönmesi, sersemleme hissiyle karşılaşıyorum. Bu arada tabi bazen birlikte yemek yediğim kişiler yemeğin dokunduğunu sanıp,"eyvah yemek bozuk muydu,zehirlendik mi şimdi hepimiz?" gibi paniğe de kapılabiliyorlar.
Ama işin komik yanları da var. Mesela bir porsiyon profiterolle 2-3 bira içmişten daha fazla sarhoş gibi oluyorum:)
Şaka bir yana bu hastalık-şu anda reaktif hipoglisemi- insanın yaşam tarzını kökten değiştirmesini gerektiriyor. Bir çok alışkanlığınızı değiştirmeniz gerekebiliyor.
Mesela: eskiden toplu taşıma araçlarında bir şey yiyemeyen ben, akşam saatinde otobüste şekerimin düşmesi sonucu, ya otobüsten indiğimde yere yığılacaktım-tabi inebilirsem- ya da çantamdaki kepekli bisküviden 2-3 tane yiyecektim. 2. söylediğimi yaptım. O anda hayatımda yediğim en lezzetli en mucizevi besindi. Zaten poşetin içinde küçük küçük kırarak lokma lokma ağzıma attığım için kimse fark etmemişti bile... Ama ben olası kötü bir durumu önlemiş olmuştum ve eve güven içinde ulaşmıştım.
Hipoglisemi- reaktif hipoglisemi-şeker düşüklüğü vb hastalığı olan arkadaşlar deneyimlerini-hastalıkla baş etmek için buldukları pratik yöntemleri paylaşırlarsa çok sevinirim.
Sağlıklı günler...
 
bendede şeker var.bizim sülale neredeyse şeker hastası.şuan 32 yaşındayım ve beni gerçekten zorlamaya başladı..ilaç kullanmayıda hiç sevmem .bendede şimdi aç kalırsam ölecegim korkusu başladı..bunun önüne geçemiyorum..
 
X