9 Soruda Kırım Krizi

simon

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
23 Eylül 2010
6.359
1.917
Ukrayna’da Rusya yanlısı Viktor Yanukoviç’in devrilmesinin ardından, gözler Kırım’a çevrildi. Tarihi boyunca Kiev’den ziyade Moskova’ya yakın durmuş bölgeden,’Rusya’nın işgale giriştiği’ yönünde haberler geliyor. Ukrayna medyası Simferopol yakınlarındaki bir üsse 2 bin asker taşıyan 13 uçağın indiğini öne sürdü. İddia doğrulanmasa da ABD’den “İşgalin bedeli olur” açıklaması gecikmedi. Peki Kırım niçin önemli? Bölgedeki gerilimin tırmanması, Batı’yla Rusya arasında sıkışan Ukrayna için genel olarak ne anlama geliyor?

1- KIRIM NİÇİN KRİZİN MERKEZİ HALİNE GELDİ?

Ukrayna’nın Karadeniz kıyısındaki Kırım yarımadası, ülkedeki Rusya yanlısı hissiyatın, yani olası bir ayrılıkçı hareketin kalbi olarak değerlendiriliyor. Yanukoviç’in devrilmesinin ardından, Rusya yanlısı en geniş çaplı gösteriler Kırım’da yapıldı. Rusya’nın Karadeniz Filosu’na ev sahipliği de yapan bölgede, yerel parlamento Kiev’den ayrılıp ayrılmama konusunda referandum düzenleme kararını açıkladı. Perşembe gecesi bölgedeki Sivastopol ve Simferol havaalanları Rus üniforması giyen kişilerce işgal edildi; Kiev Karadeniz Filosu nedeniyle bölgede bulunan Rus askerlerini suçlarken, Moskova iddiayı reddetti. En son da Rus işgali iddiası ortaya atıldı.

Simferol Havaalanı silahlı kişilerin işgali altında. (Reuters)

2- KIRIM, RUSYA İÇİN NİÇİN ÖNEMLİ?

Kırım tarihsel açıdan, Rusya’nın ‘sıcak denizlere inme’ ihtiyacının karşılanması için hayati önemde. Özellikle Sivastopol Limanı, Moskova’nın Karadeniz üzerinden Akdeniz ve ötesinde hakimiyet kurma arzusunun sembolü olarak görülüyor.

3- RUSYA’NIN BÖLGEDEKİ ETKİSİNİN KÖKENİ NEYE DAYANIYOR?

Stratejik konumu ve verimli arazileriyle dikkat çeken Kırım’ın tarihi istila ve işgallerle dolu. Hunlardan Venediklilere, Bizans’tan Osmanlı’ya birçok medeniyete ‘ev sahipliği’ yaptı. 18’inci yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’yla Rus İmparatorluğu arasında ‘gidip gelen’ Kırım, 1783’te Çariçe 2. Katerina döneminde ilhak edildi. 1954’te, Sovyet lideri Nikita Kruşçev tarafından Ukrayna’ya devredilene kadar Rusya’nın parçasıydı.

4- MOSKOVA KIRIM’I UKRAYNA’YA NASIL BIRAKTI?

Kruşçev, Rus hakimiyeti altına girişinin 300’üncü yıldönümünde Kırım’ı hediye olarak Ukrayna Sovyet Cumhuriyeti’ne verdi; karar 27 Şubat 1954’te, resmi Sovyet gazetesi Pravda’da tek cümlelik uzun bir paragraf olarak yayımlandı. Bazı Rusların bugün hâlâ hata olarak gördüğü karar, o dönemde pratikte pek fazla değişiklik yaratmıyordu. Ancak SSCB’nin 37 yıl sonra çökmesiyle bugün hem Ukrayna, hem de Rusya için bir anda önem kazandı. Rusya, en önemli filolarından birinin yeni bağımsız olan ve Avrupa’yla yakınlaşma ‘riski’ bulunan bir ülkede kalması gerçeğiyle baş etmek zorundaydı.

(Kırım Parlamentosu’nun önünde hâlâ Sovyet tankları duruyor.)

5- KIRIM’IN YASAL STATÜSÜ NE?

Kırım, 1996 Anayası’na göre Ukrayna içinde özerk bir cumhuriyet statüsüne sahip ama yasal olarak Ukrayna’nın parçası. Kendi parlamentosunu seçiyor. Bu parlamento, tarım, altyapı ve turizm politikalarını belirleme yetkisine sahip. Ancak 1995’te, Rusya yanlısı ayrılıkçı bir adayın seçimleri ezici çoğunlukla kazanması sonrası Kırım başkanlığı makamı kaldırıldı. Şu an bölgenin başkanlık temsilcisi ve başbakanı Kiev tarafından atanıyor.

6- SİVASTOPOL NİYE ÖNEMLİ?

Sivastopol, Kiev’le birlikte Ukrayna’da ‘özel statü’ taşıyan iki kentten biri. Sovyet döneminden bu yana Rusya’nın Karadeniz Filosu’na evsahipliği yapıyor. Rusya, Sovyetler’in çöktüğü 1991’de Kiev’le uzun müzakereleden sonra buradaki üssünü 2017’ye kadar tutma hakkını kazandı. Rusya yanlısı Viktor Yanukoviç’in 2010’da yeniden iktidara gelmesinden sonra da, Rus doğalgazının yüzde 30 oranında daha ucuza alınması karşılığında bu süre 25 yıl uzatıldı; 2047’ye kadar yeniden uzatılması ‘opsiyonu’ da tanındı.

Sivastopol, Kiev’deki iktidarın ‘yönelim’ine göre Moskova’yla zaman zaman gerilime sebep oluyor. Batı yanlısı Viktor Yuşçenko’nun iktidarda olduğu 2008’de Kiev Rusya’yı, Gürcistan’daki yine Batı yanlısı Mihail Saakaşvili’yle ihtilafta Karadeniz Filosu’nu kullanmaması için uyarmıştı. Yanukoviç sonrasında da benzer bir gerilim söz konusu.

7- RUSYA KIRIM’I İŞGAL EDER Mİ?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Yanukoviç’e bir tür sığınma tanıdı ve Rusya topraklarında basın toplantısı düzenleyip ‘hâlâ Ukrayna devlet başkanı olduğu‘ tezini yinelemesine izin verdi. Rus diplomatların yarımadada pasaport dağıttığı da iddialar arasında; zira Rusya yasaları, ‘ülke vatandaşlarının korunması amacıyla’ askeri operasyon düzenlenmesinin önünü açıyor. Üstelik, 2008’de Güney Osetya nedeniyle Gürcistan’la patlak veren savaş öncesinde de benzer iddialar ortaya atılmıştı. Son olarak Rusya’nın bölgeye asker gönderdiği iddia edildi. Ancak bu iddia Rusya tarafından doğrulanmış değil.

Rusya’nın, NATO sınırındaki Ukrayna’da ne kadar risk alacağı tartışmalı. 1994 tarihli bir anlaşmaya göre, Rusya ABD ve İngiltere’yle birlikte Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün garantörü olmayı kabul etti. Bu anlaşma, Moskova’nın açıkça ayrılıkçılığı destekleyen bir politika izlemesini zorlaştırıyor.

(Rusya yanlıları Kırım’da sokakta)

8- BÖLGENİN NÜFUS YAPISI NASIL?

2,3 milyon Kırımlının büyük çoğunluğu kendilerini ‘Rus’ olarak tanımlıyor ve Rusça konuşuyor. 2001’deki nüfus sayımına göre, bölge nüfusunun yüzde 58’i Rus. Buna karşılık, Ukraynalılar nüfusun yüzde 24’ünü, Tatarlar da yüzde 12’sini oluşturuyor.

9 – TATARLARIN STATÜSÜ NE?

Kırım’ın Nazi işgalinden kurtarılmasından sonra, Joseph Stalin 1944 yılında 1 milyona yakın Tatar’ı Nazilerle işbirliği yaptıkları gerekçesiyle Sibirya ve Orta Asya’ya tehcir etti. Birçoğu yolda hayatını kaybetti. Tatarlar Sovyetler Birliği’nin çökmesinin ardından bölgeye dönmeye başlasa da yüksek işsizlik oranlarıyla karşılaştı. O tarihten bu yana, Tatarlarla Ruslar arasında özellikle mülkler konusunda anlaşmazlık yaşanıyor.

BERİL KÖSEOĞLU | diken.com.tr
 
Amerika'nın 6. Filosu'na bağlı savaş gemilerinin ve bir uçak gemisinin boğazlardan Karadeniz'e geçeceği iddia edildi. Ancak Ankara, iddiaları doğrulamadı. Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ne göre, boğazlardan savaş gemisi geçirmenin şartları var. Uçak gemisinin geçmesi ise sözkonusu değil.

ANKARA - ''Akdeniz'de bulunan ABD'nin 6. Filosu'na bağlı savaş gemileri Karadeniz'e doğru yola çıktı. ABD donanmasının vurucu güçlerinden biri olan uçak gemisi USS George H.W. Bush da rota değiştirerek boğazlara yöneldi.''

İddia, Ukrayna'da faaliyet gösteren askeri araştırmalar merkezi umzanı Dmitriy Timçuk'un.

Bu iddiayı ne Türkiye Dışişleri Bakanlığı ne de ABD'li yetkililer doğruladı.

Türk dışişleri kaynakları, "15 gün önce bir ülke boğazlardan geçmek için Türkiye'ye bildirimde bulundu ve izin aldı" ifadelerini kullandı.

Ancak o iznin hangi ülkeye çıktığı konusunda bilgi verilmedi.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ne göre, bir ülkenin savaş gemilerini boğazlardan geçirmek için Türkiye'ye önbildirimde bulunması gerekiyor.

Karadeniz'e kıyısı olan ülkeler için bu bildirim süresi 8 gün. Olmayan ülkeler içinse
15.Anlaşmaya göre, Karadeniz'e kıyısı olmayan bir ülke ya da birkaç devlet, insani bir amaçla deniz kuvvetleri göndermek isterse, bu kuvvetlerin toplamı 8 bin tonu aşamıyor.

Uçak gemilerinin boğazlardan geçişi ise Montrö Anlaşması'na göre tamamen yasak.

Yani bu kurala bağlı olarak, ABD, Türkiye'den izin alması halinde savaş gemilerini belirlenen koşullar çerçevesinde Karadeniz'e sokabilir, ancak USS George H.W. Bush gibi uçak gemisini sokamaz.

Karadeniz'e giren bir savaş gemisi ise en fazla 21 gün orada kalabiliyor.

kaynak: ntv
 
Ukrayna ve Rusya arasındaki Kırım krizinin ardından, Karadeniz'e çağırılan 150 borda numaralı Saratov ile 156 borda numaralı Yamal isimli 2 Rus savaş gemisi, saat 07.00 sıralarında İstanbul Boğazı'ndan geçti.

İki Rus savaş gemisi Karadeniz'e giriş yapmak üzere İstanbul Boğazı'ndan geçiş yaptı. Biri daha erken saatlerde İstanbul Boğazı'ndan geçerek Karadeniz'e doğru yol aldı. Bir diğer savaş gemisi de boğazda yol almakta.

Bu gemiler Karadeniz'i geçtikten sonra Sivastopol'a gidecek. Sivastopol'da Rusyan'nın büyük bir deniz üssü bulunuyor. Şu an Rusya'nın Kırım'da 16 bin askeri var. Bu gemilerin de Sivastopol'daki Rus üssüne gittiği tahmin ediliyor.

Gemilere Sahil Güvenlik Komutanlığı'na ait bir bot refakat ediyor.

PUTİN: ÜSLERİNİZE GERİ DÖNÜN

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise, tatbikat yapan askeri birliklere "Üslerinize geri dönün" çağrısı yaptı.

Kremlin'den yapılan açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna sınırında askeri tatbikat yapan askeri birliklere üslerine dönme emri verdiğini açıkladı.

kaynak:ntvmsnbc
 
Ukrayna'nın doğusunda Rus nüfusun yoğun yaşadığı Donetsk kentinde kamu binalarına yeniden Ukrayna bayrağı çekildi.

kaynak : NTV

Ukrayna polisinden yapılan açıklamada, yerel hükümet binasında geçtiğimiz Cumartesi'den bu yana dalgalanan Rus bayrağının indirilerek, yerine Ukrayna bayrağı çekildiği belirtildi.

Ukrayna polisi, yerel hükümet binasında bulunan Rusya yanlısı protestocuların da binadan çıkarıldığı belirtildi.

Kırım'daki tansiyonu düşürmek için diplomatik çabalar da yoğunlaşıyor. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'la Fransa'nın başkenti Paris'te bir araya gelecek.

Önceden planlanan Lübnan konulu bir konferans için Paris'e giden iki bakanın bir araya gelerek, Kırım krizini ele almaları bekleniyor.

ABD'nin krizi azaltmak için bir plan üzerinde çalıştığı belirtiliyor. Plan, Kırım'daki Rus askerlerinin üslerine çekilmesi karşılığında Rusça konuşan Kırımlıların güvenliği için Ukrayna'ya uluslararası gözlemciler gönderilmesini öngörüyor Plan uyarınca, Moskova ve Kiev arasında doğrudan müzakerelerin başlatılması hedefleniyor.

Bugün Belçika'nın başkenti Brüksel'de Kırım krizinin ele alınacağı bir NATO-Rusya toplantısı da düzenlenecek.

AB Dış İlişkiler Yüksek temsilcisi Catherine Ashton'ın da bugün Kiev'e giderek temaslarda bulunması bekleniyor.

Fransa Dışileri Bakanı Laurent Fabius gerilimin azalmaması halinde yarınki zirvede AB liderlerinin Rusya'ya yaptırımları oylayabileceğini söyledi.
 
Rus askeri birliklerinin, Ukrayna’ya bağlı Kırım Özerk Bölgesi’ne girmeleri ve stratejik noktaların kontrolünü ele geçirmesiyle çok daha tehlikeli bir sürece giren “Ukrayna krizi”, yerel seçim gündeminde olan Türkiye’nin de konusu oldu.
Kırım bölgesinin Türkiye açısından tarihsel ve stratejik öneminin yanısıra nüfusu 350.000’in üzerindeki Kırım Türkleri ile yakın soydaşlık bağları da Türkiye’nin, bunalımın en kısa sürede ve diplomatik yollarla çözümü için devreye girmesine yol açan unsurlar arasında yer aldı. Ukrayna’da aylardır yaşanan gerilimin, Karadeniz’i etkileyebilecek sıcak savaş sınırına yaklaşması üzerine Cumartesi günü Ukrayna’ya dışişleri bakanını gönderen ve göreve gelen yeni yönetimle ilk temas kuran ülke olan Türkiye, Kırım’da yaşanan gerginliğin giderilmesi için çok yönlü bir diplomatik süreç içerisinde.

EN OLUMSUZ SENARYO RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI

Türkiye açısından en olumsuz senaryo, Kırım merkezli gerilimin Rusya ve Ukrayna arasında bir askeri çatışmaya dönme ihtimali olarak görülüyor. Her iki tarafın da Karadeniz’de güçlü filolarının bulunması olumsuz bir durumda gelişmelerin Türkiye’ye önemli yansımaları olabileceğini gösteriyor.

RUSYA GEMİLERİNİ BOĞAZDAN GEÇİRDİ

Çanakkale Boğazı'ndan dün geçiş yaparak Karadeniz’e doğru ilerlemeye başlayan 2 Rus savaş gemisi bugün de İstanbul Boğaz'ından geçti. Rusya, Suriye'deki iç savaş nedeniyle Akdeniz'e görevlendirdiği 150 borda numaralı 'Saratov' ile 156 borda numaralı 'Yamal' isimli 2 savaş gemisini Ukrayna ve Rusya arasındaki Kırım krizinin ardından Karadeniz'e çağırdı.

ABD SAVAŞ GEMİLERİ DE YOLA ÇIKTI

Öte yandan ABD Donanması'na ait savaş gemilerinin Akdeniz'den Karadeniz'e gitmek üzere hareket ettiği ileri sürüldü. Yunanistan'ın, savunma ve askeri haberlerin yer aldığı 'kronos.gr' sitesinin diplomatik kaynaklara dayandırdığı haberine göre, ABD Donanması'nın en önemli roket kruvazörlerinden 180 metre uzunluğundaki, 61 no'lu, içinde 300 askerin bulunduğu 'US Ramage' ve 'US Navy' isimli uçak gemileri ile 6'ncı ABD Filosu, Yunanistan açıklarından Karadeniz'e açılmak üzere hareket etti. Haberde, ABD savaş gemilerinin, yarın sabaha karşı da Çanakkale Boğazı'ndan geçmelerinin beklendiği kaydedildi.

MONTREUX SÖZLEŞMESİ ÖNEM KAZANIYOR

Bu kapsamda, olası çatışma durumunda, NATO’nun alacağı karar da Montreux Sözleşmesi ile Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelerin boğazlardan askeri gemi geçişlerini kontrol altında tutan Türk hükümeti açısından büyük önem taşıyacak. Peki Montreux Sözleşmesi bu konuda ne diyor? Benzer durumlarda neler yaşandı? Rusya Kırım'ı işgal etmek için Karadeniz'e donanmasını yollayabilir mi? Türkiye dışındaki NATO üyesi ülkeler Rusya-Ukrayna savaşını önlemek için Karadeniz'e asker ve savaş gemisi yollayabilir mi?

ANLAŞMA 1936'DA İMZALANDI

Türkiye 'nin 1936'da Bulgaristan, Fransa, Büyük Britanya, Avustralya, Yunanistan, Japonya, Romanya, Sovyetler Birliği ve Yugoslavya ile imzaladığı Montrö Boğazlar Sözleşmesine göre, Karadeniz'e çıkacak askeri gemilerin belirli tonajda olması gerekiyor. Bu bağlamda örneğin bir uçak gemisi boğazlardan geçirilerek Karadeniz'e giriş ya da çıkış yapamıyor.

UÇAK GEMİSİ GEÇEMİYOR

2008’deki Rusya-Gürcistan savaşında da Amerikan savaş gemileri Boğazlardan geçerek Karadeniz’de konumlanmıştı. Ancak Amerikan donanmasına ait uçak gemisi Karadeniz'e giriş yapmamıştı. Montrö Anlaşması’nın barış durumu koşullarına göre, ABD kıyıdaş olmadığı için Karadeniz’e göndereceği geminin tonajı 8 binden fazla olamıyor.

DENİZALTILAR İÇİN SINIRLAMA VAR

Montrö anlaşmasına göre denizaltılar konusunda da sınırlamalar bulunuyor. Örneğin başka bir ülkeye ait denizaltı sadece bakım veya ilk satın alındığında boğazlardan geçebiliyor. Anlaşma hükümlerine göre, Savaş gemilerinin Boğazlar'dan geçmesi için, Türk Hükümetine diplomasi yoluyla bir önbildirimde bulunulması gerekiyor. Bu ön bildirimin olağan süresi sekiz gün; ancak, Karadeniz kıyıdaşı olmayan Devletler için bu süre onbeş gün olarak belirlenmiş durumda. Yani Amerikan donanması en erken 15 gün sonra Boğazlardan geçiş hakkına sahip olabilecek.

21 GÜN İÇİNDE AYRILMAK ZORUNDA

Anlaşmanın bir diğer hükmüne göre ise, Karadeniz’e giren ve Karadeniz'e kıyısı olmayan bir ülkeye ait savaş gemisi 21 gün içinde bölgeyi terk etmek zorunda. Buna göre ABD ya da NATO üyesi bir ülkenin donaması Karadeniz'e gelirse, bölgede kalma süresi 21 gün olacak.

TÜRKİYE SAVAŞIN TARAFIYSA İSTEDİĞİ GİBİ DAVRANABİLİR

Anlaşmanın hükümlerine göre savaş durumunda, Türkiye savaşan ise, savaş gemilerinin geçişi konusunda Türk Hükümeti tümüyle dilediği gibi davranabiliyor. Ancak Türkiye savaşan taraf değilse, Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerin savaş gemileri Boğazlar'da tam bir geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) özgürlüğünden yararlanacaklardır. Bir diğer hüküm de "saldırıya uğramış bir Devlete ve Türkiye'yi bağlayan bir karşılıklı yardım antlaşması gereğince yapılan yardım durumları dışında savaşan herhangi bir Devletin savaş gemilerinin Boğazlar'dan geçmesi yasak olacaktır" şeklinde. Anlaşmanın bir diğer hükmü ise "Türkiye kendisini pek yakın bir savaş tehlikesi tehdidi karsısında sayarsa, Türkiye savaş durumu geçiş rejimini uygulamaya başlayacak ancak; Milletler Cemiyeti Konseyi Türkiye'nin aldığı önlemleri 3'te 2 çoğunlukla haklı bulmazsa Türkiye bu önlemlerini geri almak zorunda kalacaktır" diyor. Ancak Milletler Cemiyeti ikinci Dünya Savaşı sırasında fiilen ortadan kalktığı ve yetkileri daha sonra Birleşmiş Milletler tarafından devralındığı için hükmün nasıl uygulanacağına dair bir belirsizlik var.

kaynak:www.netgazete.com
 
İSTANBUL (AA) - MUSAB TURAN - Vadeli İşlem ve Emtia Piyasaları Uzmanı Zafer Ergezen, Kırım krizinin enerji açısından Türkiye'nin önüne yeni fırsatlar açtığını belirterek, "Ukrayna ve Rusya arasında yaşananlar, Avrupa'ya alternatif enerji yolları ihtiyacını yeniden hatırlattı. Avrupa, alternatif enerji yolları arıyor. Böylece Türkiye'nin enerji yıldızı yeniden parlıyor. Çünkü Rusya'ya alternatif olabilecek enerji çözümlerinin hemen hepsinde Türkiye var" dedi.

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Ergezen, Ukrayna'da yaşanan siyasi krizin, enerji dengelerini değiştirdiğini belirterek, Rusya'nın özellikle Avrupa için önemli bir doğalgaz tedarikçisi olduğunu hatırlattı.

Ergezen, "Ukrayna, Rusya ve AB arasındaki bu enerji hattının tam üzerinde bulunuyor. Yani Ukrayna demek, enerji anlamına da geliyor. Rusya, doğalgaz hatlarıyla tüm Avrupa'yı örümcek gibi sarmış durumda. Bu nedenle Ukrayna ve Rusya arasında kriz değil, uluslararası enerji savaşı var" dedi.

Ukrayna'da Batı yanlısı bir yönetimin iktidar olmasının, tansiyonu daha da artırdığına dikkati çeken Ergezen, Ukrayna'nın Gazprom'a önemli miktarda borcu bulunduğunu, siyasi olarak Rusya'dan uzaklaşsa bile, enerji olarak ayrılması mümkün olmadığını belirterek, "Rusya pes etmiyor, Ukrayna ise destek arıyor. Sorunun çözümünü, Avrupa ve ABD tarafından Ukrayna'ya ne kadar destek sağlanabileceği belirleyecek. Kısaca ne kadar destek, o kadar Ukrayna! Aksi ise Ukrayna'yı Rusya'ya bırakmak olur" dedi.

Kırım krizinin enerji açısından Türkiye'nin önüne yeni fırsatlar açtığını dile getiren Ergezen, şunları kaydetti:

"Nabucco projesinin iptal edilmesi sonrasında Türkiye, yüzünü Azerbaycan, İran ve Irak tarafından sağlanan enerji kaynaklarına dönmüştü. Ukrayna ve Rusya arasında yaşananlar, Avrupa'ya alternatif enerji yolları ihtiyacını yeniden hatırlattı. Avrupa, alternatif enerji yolları arıyor. Böylece Türkiye'nin enerji yıldızı yeniden parlıyor. Çünkü Rusya'ya alternatif olabilecek enerji çözümlerinin hemen hepsinde Türkiye var. Önümüzdeki dönem alternatif enerji yollarının tartışıldığı bir dönem olacak. Özellikle Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı'nın (TANAP) daha çok konuşulduğunu göreceğiz. Özellikle Avrupa bu konuyu sıklıkla gündeme getirecektir. TANAP'a katılmak için enerji tedarikçilerinin daha istekli davranacağı bir sürece girildi. Böylece Türkiye için hem enerji tedarikinde hem de dağıtımında daha avantajlı anlaşma imkanı olabilir. Eğer Avrupa, Ukrayna'yı kazanmak istiyorsa alternatif çözümler getirmesi gerekiyor. Bu sadece maddi yardımla sağlanamaz, Rusya'ya karşı enerji bağımlılığının kırılması gerekiyor."

Bölgenin enerji senaryolarını değerlendiren Zafer Ergezen, Ukrayna için en ideal alternatifin Türkiye göründüğünü, böylece Avrupa alternatif enerji kaynağına ulaşırken, Ukrayna'nın da Rusya doğalgazına bağımlılığının azalacağını, buna Avrupa'nın kayıtsız kalmasının beklenemeyeceğini söyledi.

Ergezen, şöyle devam etti:


"Avrupa'nın ihtiyaç duyduğu alternatif enerji ihtiyacını sağlayabilecek en ciddi kaynak Azerbaycan görünmektedir. Türkiye üzerinden Avrupa'ya ulaştırılacak olan Azerbaycan gazı, özellikle Avrupa enerji piyasasındaki dengeleri değiştirebilir. Azerbaycan, enerji sektörünün parlayan yıldızı haline geliyor. Azerbaycan'ın en büyük avantajı, dağıtım maliyeti olacaktır. Türkiye, en ucuz doğalgazı Azerbaycan'dan tedarik etmektedir. Aynı zamanda TANAP projesinde Azerbaycan'ın yüzde 80 ortaklığı var. Yani ucuz maliyetli enerji sağlanırken, bizzat Azerbaycan'ın da ortak olduğu boru hattı ile dağıtım imkanı sağlanabiliyor. Böylece Türkiye ve Azerbaycan ilişkiler daha yakın hale gelirken, TANAP sayesinde Avrupa üzerindeki siyasi etkinlikleri de artacaktır."

Türkiye'nin, enerji köprüsü olmak için sadece Azerbaycan enerji kaynaklarıyla kısıtlı kalmaması gerektiğini, TANAP içine mutlaka İran ve Irak'ın da dahil edilmesi gerektiğini aktaran Ergezen, "Burada sağlanan enerji kaynaklarının maliyeti yüksek olmasına rağmen alternatif kaynak olarak değerlendirilmelidir. Enerji köprüsü olmanın artık en önemli kuralı alternatiflere sahip olmaktan geçiyor. Rusya ve Ukrayna, bunu tün dünyaya gösterdi. Bu ülkelerdeki enerji kaynaklarının Avrupa'ya dağıtımının sağlanması, bölgedeki siyasi istikrar açısından da önemli" diye konuştu.


- "Rusya elindeki doğalgaz silahını Türkiye aleyhine kullanması mümkün"


Ukrayna ve Rusya arasındaki kriz sonrasında Türkiye'nin TANAP üzerinden sağlayacağı gelirlerin artacağını savunan Ergezen, sözlerini şöyle tamamladı:

"TANAP'ın aktif hale gelmesiyle beraber Türkiye'nin ekonomik kazancı 10 milyar doların üzerine çıkabilir. Çünkü bu boru hattının enerji piyasasında değer kazanması, daha ucuz maliyet ve daha fazla yatırım kaynağı demek. Aynı zamanda Türkiye için ilave getiri kaynağı olacak. Çevre ülkelerle artan ticaret imkanı da göz önüne alınmalıdır. Ukrayna ve Rusya arasındaki kriz, enerji fiyatlarının yükselmesine yol açtı. Fakat brent petrol ve doğalgaz fiyatı, kısa vadede artış gösterse de uzun vadeli bir yükseliş trendi beklenmiyor. Çünkü ekonomik büyüme, halen beklentilerin altında bulunuyor. Hatta brent petrol, bu yıl içerisinde 100 dolar seviyesinin altına bile düşebilir. Sonuç olarak Kırım krizinin, enerji fiyatlarında çok büyük değişikliğe neden olması beklenmiyor. Fakat Rusya, doğalgaz silahını kullanabilir. Gazprom'un şimdiden Ukrayna'ya sağlanan doğalgazın fiyatını yükseltmesi bekleniyor.

Türkiye ise en fazla doğalgazı Rusya'dan temin ediyor. Eğer Rusya doğalgazı karşısına alternatif olarak Türkiye'nin aktif olduğu bir proje konulursa, Rusya elindeki doğalgaz silahını Türkiye aleyhine kullanması mümkün. Böylece Türkiye ve Rusya karşı karşıya gelebilir. Bu durumda doğalgaz maliyetinde artış görebiliriz."

Kaynak: http://www.hakimiyet.com
 
X