- 12 Temmuz 2006
- 55.526
- 212.886
- 52
Dün gece kendi kendime geçmişe gidip çocukluğumda, ergenliğimde dinlediğim şarkıları yeniden bir bir dinlemeye başlayınca, aslında ne kadar şanslı bir kuşak olduğumuzu düşündüm.
Evet bizler, 80'lerde çocukluk yaşayan, ergenliğe geçiş yapanlar çok şanslıydık, sokaklarda doya doya yakan top oynamanın, ip atlamanın keyfini çıkaran nesiliz biz, akşam olunca kızaklarını alıp sokağa fırlayan, doya doya kar topu oynayan, üşüyünce sıcak sobanın yanında üşümekten kızaran burnunu ısıtmak için uğraşan ama hep mutlu bir çocukluk yaşadık.
Tüplü televizyonların, merdaneli çamaşır makinesinin döneminden geliyoruz biz, Adile teyzemizin Uykudan Önce programıyla haydi yatağa komutuna riayet eden bir nesiliz.
Kartuş kasetlerden Ercan Turgut dinlenen,Tarabya da Arif Susam, Nejat Alp'in sesinin yankılandığı taverna müziğiyle tanışmış bir kuşağız, haftanın belirli günleri kadınlar matinesi yapılan sinemalara annemizin bizi ibret alalım diye kamu spotu gibi filmlere götürüp, başrolünü Tarık Akan, Necla Nazır'ın paylaştığı Kuduz filminden ağlayarak çıkan, anne valla kedi köpek ısırırsa saklamayacağım söz veriyorum diyen çocuklarız.
Biz gazinolar görmüş çocuklarız, büyük gazinoların sahnelerinde Emel Sayın, Zeki Müren, Gönül Akkor'u dinleyip ellerimiz patlayana kadar alkışladığımız dönemler.
Güzeldi o günler, herşeyden mutlu olurduk, çabuk tüketmezdik hayatı, siyah beyaz televizyondan renkli televizyona geçmek bile heyecan verirdi, soba üstünde pişen kestaneler için kardeşimizle kavga edip didişmenin, annemizin iki kaş göz işaretiyle istemeden de olsa kavgayı bitirmenin bile bir tadı vardı.
Konu komşu kim hasta, kim ölmüş bilirdi, yardımlaşma dayanışma vardı, kapı komşunuza çocuklarınızı emanet edip pazara gidebilirdiniz, hastanız varsa ilk koşan bir tas sıcak çorba kaynatan yine komşularınız olurdu, sıcaklık vardı, samimiyet ve birbirine değer verme vardı, mahallenizden bir çocuğa kimse dokunamazdı, önce komşu amcanız fırlardı bizim falancanın çocuğunun yanındaki de kim diye, sokakta oynarken kirlettiğiniz kıyafetleriniz için anneniz kovalarken komşu Fatma teyzeye kaçardınız koruması için.
Her akşam bir evde toplanır taze demlenmiş çayın keyfini çıkarırken Shogun başladı mı bugün müydü deyip tüplü televizyonun üstünden dantel örtü kaldırılır, pür dikkat Toranaga'yla Anjinsan'ı izlerdiniz.
Hele yılbaşılarımız tam şenlikti, yılbaşı gelse de annemiz zeytinyağlı dolmaları, fırında tavuğu yapsa, komşumuz Ayşe teyze tadına doyamadığımız böreğini getirse, Ahmet amcalar meyve sularını alacak, amcamlar çerezleri getirecekmiş, babam soğuk mezeleri yapacakmış, of of of akşama ziyafet var, çatlayana kadar yeriz ama annemden söz aldım Nesrin Topkapı'yı izlemeden yatmam deyip bütün yıl gelse de kutlasak dediğimiz yılbaşıların tadını yaşamayan bilmez.
80 kuşağının dönüm noktasıdır video playerlar, istediğin an istediğin filmi kirala, tak player'a izle, bu video playerlar için kaç evde karı-koca kavgası çıktı biliyor musunuz siz? Ayşe'nin kocası almış, bizim neden yok kavgaları gördü bu kuşak :))
Kadınlar altın günü gibi film günü yapıyordu, kekler börekler kısırlar, gündüz eşler işteyken doluşuyorlar eve 5-10 kadın, çarşı pazar parasından arttırdıklarını usulca gizli yerinden çıkarıp hadi çocuğum git bize şu kaseti kirala, Hüsniye, Hayriye, Fikriye, Huriye, Hatice, Ayşe, Fatma, Emine teyzemler bize gelecek film izleyeceğiz deyip az kaset kiralanmaya yollanmışlığım yoktur, küçük Emrah filmlerini kusana kadar izlerlerdi, yüzler ağlamaktan şişmiş, evde ağza atılacak bir gram yemek yok, biz Emrah'ın size baba diyebilir miyim amca demesine ağlıyoruz, akşam kocalar gelince kıyamet kopacak hiiiiç kimsenin umuru değil.
Ama güzeldi be 80'ler, marjinaldik bir kere, hadi annelerden azar işitmeden yapın şimdi yapabiliyorsanız, biz Michael Jackson, George Michael, popun en marjinali sayılan Army of lover grubunun, Cyndi Lauper'in birebir boyuttaki posterlerini odalarımızın duvarlarına yapıştırmış gençleriz, onları duvardan sökmek için duvarı kazımak gerekirdi, oyyy hele de Cyndi gibi saçının bir yanını kazımış, geri kalan kısmını rengarenk boyamış birini kabul ettirmek var ya, bugün bile annelerin yüreğine iner.
Sizler bugün biz marjinaliz diyorsanız o marjinallik kapısını sonuna kadar zorlayan 80 kuşağının marifetindendir:))
Kulaklara çifter çifter küpe deliği bizim nesilden, rengarenk saçlar, yırtık kotlar, yarı hippi, yarı bohemdik :) Biraz taverna, biraz pop, biraz arabesktik.
Madonna'nın Who's that girl'üyle tepişip Ümit Besen'in Nikah Masasıyla dertlenir, Küçük Emrah'ın acıların çocuğuyum şarkısıyla salya sümük ağlardık:))
Arabesk dinlerken gören ailemiz bu çocuk ince hastalık mı olacak ne derdi var diye düşünürken Kaoma'nın Lambada'sıyla oynadığımızı görünce normal değil, neye üzülüp neye sevineceğini bilmiyor, bizim aileden böyle biri çıkmaz, kesin senin ailenin genleri suçlamalarıyla birbirilerine döner aile geçmiş taraması yaparlardı, kötü olarak gördükleri her davranış, her huy karşı tarafın suçuydu çünkü.
Bizde en çok babamın sülalesi suçlu bulundu:))
Gerçi bence de babamın sülalesi suçlu, ya bir baba kızını Jaws'a götürür mü Annem Kuduz filmiyle kendince bize kamu spotu yaparken babam Jaws filmiyle korku eşiğimin çıtasını yükselterek hayat dersi bölüm 5 dedi, hayat hep Şeker Kız Candy'nin Anthony'le yaşadığı tatlılıkta geçmiyor, karşına Jaws gibi insanlar da çıkabilir, kolu bacağı kaptırma ve korkma mesajını verdi bence, ben de o mesajı doğru almış olmalıyım ki hiçbir şeyden korkmadım, sinema bitince o kadar kan görmeye sakin sakin tarçınlı salebimi içtim :))
Marjinaldik dedim değil mi? O kadar marjinaldik ki rengarenk mika bileziklerimiz, kafamızda bandanalar, abartılı kocaman maşa tokalar, annemin deyimiyle yolunmuş posteki görünümlü saçlarımızla, belimizde kocaman kemerler, üstü pembe altı yeşil kıyafetlerimizle dikkat çekiciydik:)) Hepimiz birer Serpil Çakmaklı'ydık, maşa tokalarla saçlarımı öyle bir geriye çekerdik ki estetiği bile biz icat etmiş olabiliriz hahahaha
Genç delikanlılarda da perma modası hasıl olmuştu, saçların önü permalı ve sarıya boyanmış olurdu, öyle bir akımdı ki Allahım Allahım yakışan yakışmayan tüm genç erkekler havalı duruyor, kızlar bakıyor diyerek saçların önüne perma yaptırmış sarıya boyatmıştı, evet bakıyorduk ama komik duruyordu, o yüzden bakıyorduk
Ne yıllardı ama iyi ki o dönemleri yaşamışım, bayram arefelerinde yastığının altında kırmızı rugan ayakkabılarıyla uyuyan bir nesildik.
Evet bizler, 80'lerde çocukluk yaşayan, ergenliğe geçiş yapanlar çok şanslıydık, sokaklarda doya doya yakan top oynamanın, ip atlamanın keyfini çıkaran nesiliz biz, akşam olunca kızaklarını alıp sokağa fırlayan, doya doya kar topu oynayan, üşüyünce sıcak sobanın yanında üşümekten kızaran burnunu ısıtmak için uğraşan ama hep mutlu bir çocukluk yaşadık.
Tüplü televizyonların, merdaneli çamaşır makinesinin döneminden geliyoruz biz, Adile teyzemizin Uykudan Önce programıyla haydi yatağa komutuna riayet eden bir nesiliz.
Kartuş kasetlerden Ercan Turgut dinlenen,Tarabya da Arif Susam, Nejat Alp'in sesinin yankılandığı taverna müziğiyle tanışmış bir kuşağız, haftanın belirli günleri kadınlar matinesi yapılan sinemalara annemizin bizi ibret alalım diye kamu spotu gibi filmlere götürüp, başrolünü Tarık Akan, Necla Nazır'ın paylaştığı Kuduz filminden ağlayarak çıkan, anne valla kedi köpek ısırırsa saklamayacağım söz veriyorum diyen çocuklarız.
Biz gazinolar görmüş çocuklarız, büyük gazinoların sahnelerinde Emel Sayın, Zeki Müren, Gönül Akkor'u dinleyip ellerimiz patlayana kadar alkışladığımız dönemler.
Güzeldi o günler, herşeyden mutlu olurduk, çabuk tüketmezdik hayatı, siyah beyaz televizyondan renkli televizyona geçmek bile heyecan verirdi, soba üstünde pişen kestaneler için kardeşimizle kavga edip didişmenin, annemizin iki kaş göz işaretiyle istemeden de olsa kavgayı bitirmenin bile bir tadı vardı.
Konu komşu kim hasta, kim ölmüş bilirdi, yardımlaşma dayanışma vardı, kapı komşunuza çocuklarınızı emanet edip pazara gidebilirdiniz, hastanız varsa ilk koşan bir tas sıcak çorba kaynatan yine komşularınız olurdu, sıcaklık vardı, samimiyet ve birbirine değer verme vardı, mahallenizden bir çocuğa kimse dokunamazdı, önce komşu amcanız fırlardı bizim falancanın çocuğunun yanındaki de kim diye, sokakta oynarken kirlettiğiniz kıyafetleriniz için anneniz kovalarken komşu Fatma teyzeye kaçardınız koruması için.
Her akşam bir evde toplanır taze demlenmiş çayın keyfini çıkarırken Shogun başladı mı bugün müydü deyip tüplü televizyonun üstünden dantel örtü kaldırılır, pür dikkat Toranaga'yla Anjinsan'ı izlerdiniz.
Hele yılbaşılarımız tam şenlikti, yılbaşı gelse de annemiz zeytinyağlı dolmaları, fırında tavuğu yapsa, komşumuz Ayşe teyze tadına doyamadığımız böreğini getirse, Ahmet amcalar meyve sularını alacak, amcamlar çerezleri getirecekmiş, babam soğuk mezeleri yapacakmış, of of of akşama ziyafet var, çatlayana kadar yeriz ama annemden söz aldım Nesrin Topkapı'yı izlemeden yatmam deyip bütün yıl gelse de kutlasak dediğimiz yılbaşıların tadını yaşamayan bilmez.
80 kuşağının dönüm noktasıdır video playerlar, istediğin an istediğin filmi kirala, tak player'a izle, bu video playerlar için kaç evde karı-koca kavgası çıktı biliyor musunuz siz? Ayşe'nin kocası almış, bizim neden yok kavgaları gördü bu kuşak :))
Kadınlar altın günü gibi film günü yapıyordu, kekler börekler kısırlar, gündüz eşler işteyken doluşuyorlar eve 5-10 kadın, çarşı pazar parasından arttırdıklarını usulca gizli yerinden çıkarıp hadi çocuğum git bize şu kaseti kirala, Hüsniye, Hayriye, Fikriye, Huriye, Hatice, Ayşe, Fatma, Emine teyzemler bize gelecek film izleyeceğiz deyip az kaset kiralanmaya yollanmışlığım yoktur, küçük Emrah filmlerini kusana kadar izlerlerdi, yüzler ağlamaktan şişmiş, evde ağza atılacak bir gram yemek yok, biz Emrah'ın size baba diyebilir miyim amca demesine ağlıyoruz, akşam kocalar gelince kıyamet kopacak hiiiiç kimsenin umuru değil.
Ama güzeldi be 80'ler, marjinaldik bir kere, hadi annelerden azar işitmeden yapın şimdi yapabiliyorsanız, biz Michael Jackson, George Michael, popun en marjinali sayılan Army of lover grubunun, Cyndi Lauper'in birebir boyuttaki posterlerini odalarımızın duvarlarına yapıştırmış gençleriz, onları duvardan sökmek için duvarı kazımak gerekirdi, oyyy hele de Cyndi gibi saçının bir yanını kazımış, geri kalan kısmını rengarenk boyamış birini kabul ettirmek var ya, bugün bile annelerin yüreğine iner.
Sizler bugün biz marjinaliz diyorsanız o marjinallik kapısını sonuna kadar zorlayan 80 kuşağının marifetindendir:))
Kulaklara çifter çifter küpe deliği bizim nesilden, rengarenk saçlar, yırtık kotlar, yarı hippi, yarı bohemdik :) Biraz taverna, biraz pop, biraz arabesktik.
Madonna'nın Who's that girl'üyle tepişip Ümit Besen'in Nikah Masasıyla dertlenir, Küçük Emrah'ın acıların çocuğuyum şarkısıyla salya sümük ağlardık:))
Arabesk dinlerken gören ailemiz bu çocuk ince hastalık mı olacak ne derdi var diye düşünürken Kaoma'nın Lambada'sıyla oynadığımızı görünce normal değil, neye üzülüp neye sevineceğini bilmiyor, bizim aileden böyle biri çıkmaz, kesin senin ailenin genleri suçlamalarıyla birbirilerine döner aile geçmiş taraması yaparlardı, kötü olarak gördükleri her davranış, her huy karşı tarafın suçuydu çünkü.
Bizde en çok babamın sülalesi suçlu bulundu:))
Gerçi bence de babamın sülalesi suçlu, ya bir baba kızını Jaws'a götürür mü Annem Kuduz filmiyle kendince bize kamu spotu yaparken babam Jaws filmiyle korku eşiğimin çıtasını yükselterek hayat dersi bölüm 5 dedi, hayat hep Şeker Kız Candy'nin Anthony'le yaşadığı tatlılıkta geçmiyor, karşına Jaws gibi insanlar da çıkabilir, kolu bacağı kaptırma ve korkma mesajını verdi bence, ben de o mesajı doğru almış olmalıyım ki hiçbir şeyden korkmadım, sinema bitince o kadar kan görmeye sakin sakin tarçınlı salebimi içtim :))
Marjinaldik dedim değil mi? O kadar marjinaldik ki rengarenk mika bileziklerimiz, kafamızda bandanalar, abartılı kocaman maşa tokalar, annemin deyimiyle yolunmuş posteki görünümlü saçlarımızla, belimizde kocaman kemerler, üstü pembe altı yeşil kıyafetlerimizle dikkat çekiciydik:)) Hepimiz birer Serpil Çakmaklı'ydık, maşa tokalarla saçlarımı öyle bir geriye çekerdik ki estetiği bile biz icat etmiş olabiliriz hahahaha
Genç delikanlılarda da perma modası hasıl olmuştu, saçların önü permalı ve sarıya boyanmış olurdu, öyle bir akımdı ki Allahım Allahım yakışan yakışmayan tüm genç erkekler havalı duruyor, kızlar bakıyor diyerek saçların önüne perma yaptırmış sarıya boyatmıştı, evet bakıyorduk ama komik duruyordu, o yüzden bakıyorduk
Ne yıllardı ama iyi ki o dönemleri yaşamışım, bayram arefelerinde yastığının altında kırmızı rugan ayakkabılarıyla uyuyan bir nesildik.
Son düzenleme: