İstanbulda büyük tahribata neden olan bu zelzele, 1509 senesinin 14 Eylül gecesi başlayıp kırk beş gün süren Kıyamet-i Suğra ( Küçük Kıyamet ) olarak kayıtlara geçmiştir.Zelzelenin etkisiyle büyük tahribatların oluştuğu, bunlardan en çok göze çarpanın ise Eğrikapıdan Yedikule ve İshak Paşa Kapısına kadar olan surların onarılmayacak hale geldiği, saray kapılarınında tahrib olduğu zelzelede, Fatih Camii ile Darüşşifa ve İmareti, medreselerinde önemli bir kısmının yıkıldığı kaynaklara geçmiştir.Başka bir kaynakta da bunların yanında Bayezid Camiinin kubbesinin yıkıldığı ve medresesinin harab olduğu geçmektedir].
Bir kaynağa göre de zelzele esnasında denizde de büyük dalgalar olduğu, surları aşarak şehre giren dev dalgaların sokaklarda büyük tahribata ve korkuya neden olduğu ve bunun sonucunda da binlerce insan ve hayvanın öldüğü kaydedilmiştir.
İstanbul, son beş asırda iki büyük deprem yaşadı:Bunların biri, 1509un 22 Ağustosunda (bazı kaynaklar böyle almış) ve 1766 Mayısının 22sindeki de ikincisidir.İlkinde Topkapı sarayı dahi çöktü, zamanın hükümdarı II.Bayezid günlerce çadırda yaşadı, şeklinde bahsedilmiştir.
Bir başka kaynakta da Küçük Kıyamet denilen İstanbul depreminde, Eğrikapıdan Yedikuleye kadar üç kat İstanbul suru yıkıldığı gibi Yedikuleden başlayıp deniz kenarında İshak Paşa semtinin kapısına kadar harab olmuştu, şeklinde geçmektedir.Depremin hasarları bahsinde bazı kaynaklarda da Fatih Camiinin sütun başlıklarının, imaretin ve cami etrafındaki medresenin de ağır hasar gördüğü ve binlerce kişinin enkaz altında kaldığı kaydedilmektedir.Batılı bazı tarihçilere göre bu ölü sayısının on üç bin dolaylarında olduğu belirtilmiştir.
Depremden korunmak amacıyla II. Bayezid Edirneye gitmek zorunda kalmış; fakat İstanbul depreminden on beş gün sonra Edirnede yeni bir sarsıntı olunca Sultan için burada ahşap bir ev yapılmıştır. Başka bir kaynağa göre ise Sultan Bayezidin sarayının duvarlarına itimad edemediğinden bahçesine gayet hafif bir çadır yaptırarak on gün orada ikamet etti,şeklinde kayıtlara geçmiştir.alıntı.