- 12 Temmuz 2006
- 35.026
- 30.400
- 60
36. İstanbul Film Festivali’nin yeni bölümü “Cinemania”, sinema dünyasının en iyilerini, yol gösterenlerini, köşe taşlarını ve anıtsal yapıtlarını sinema tutkunlarıyla buluşturacak.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (IKSV) tarafından 5-15 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek 36. İstanbul Film Festivali, sinema tarihinin başyapıtlarını ve kült filmlerini beyazperdede izleme fırsatı sunacak.
36. İstanbul Film Festivali’nin yeni bölümü “Cinemania”, sinema dünyasının en iyilerini, yol gösterenlerini, köşe taşlarını ve anıtsal yapıtlarını sinema tutkunlarıyla buluşturacak. Bu seçkide usta sinemacıların başyapıtları, kariyerlerinin gelmiş geçmiş en parlak filmlerinden örnekler; kayıp, kült veya yeniden gündeme gelmiş klasiklerin 21. yüzyıl sinema izleyicisi için dijital restore edilmiş sinema kopyaları; sinema hakkında çekilmiş, sinemacıları veya sinema sanatını gündeme taşıyan ilgi çekici yapıtlar yer alacak.
Şiirsel bir veda: Abbas Kiarostami’den Take me Home ve dostu Seyfullah Samadian’dan 76 Minutes and 15 Seconds with Abbas Kiarostami
Üstat Abbas Kiarostami, geçen yıl aramızdan ayrılmadan hemen önce bitirdiği kısa filmi Take Me Home’da seyirciye hayatın gidişatı ve kaçınılmaz döngüsü üzerine, İtalya'nın güneyinde çekilen, 16 dakikalık benzersiz bir görsel şiir bıraktı. Festivalde bu filmle birlikte Kiarostami’nin birlikte çalıştığı kadim dostu, ressam ve fotoğraf sanatçısı Seyfullah Samadian’ın usta sinemacının bu âlemde yaşadığı süreyi simgeleyen 76 Minutes and 15 Seconds with Abbas Kiarostami isimli şiirsel belgeseli de gösterilecek.
Türkiye sinemasından bir başyapıt: Yol
Yılmaz Güney’in Sinop Hapishanesi’nde yazdığı senaryodan Şerif Gören’in çektiği Yol, Türkiye sinema tarihinin en sarsıcı ve en önemli filmlerinden biri; Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın halk oylamasıyla belirlenen En İyi 10 Türk Filmi listesinde de yer alan bir başyapıt. Cannes’dan Altın Palmiye ödüllü, ABD Ulusal Eleştiri Kurulu’nun 1982 En İyi Yabancı Filmler listesinde de yer alan Yol, festivalde restore kopyasından Tarık Akan anısına gösterilecek. Başrollerinde Tarık Akan, Şerif Sezer, Halil Ergün ve Meral Orhonsay’ın yer aldığı bu benzersiz klasiği beyazperdede görmeyenler için kaçırılmayacak bir fırsat...
Francis Ford Coppola imzalı bir mafya klasiği: The Godfather / Baba
Kan, onur, intikam, aile bağları, güç, göçmenlik kavramlarının her birinin ağırlıkla işlendiği gerçek bir epik film olan Baba, sinema tarihinin en iyi filmlerinden biri olarak kabul ediliyor. Yönetmeni Francis Ford Coppola’ya ve Al Pacino’ya dünya çapında şöhret getiren Baba’nın oyuncu kadrosunda başta Marlon Brando olmak üzere James Caan, Robert Duvall, Diane Keaton da yer alıyor. 1973’te En İyi Film, En İyi Senaryo Oscar’larını kazanan Baba, Marlon Brando’ya da En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar getirdi. Bu yıl İstanbul Film Festivali Sinema Emek Ödülü verilen, Kasım 2016’da kaybettiğimiz Mithat Alam’ın en sevdiği film olarak bilinen Baba, festivalde Alam'ın anısına gösterilecek.
Bir korku sineması başyapıtı: Dario Argento’dan Suspiria
Tüm zamanların en iyi korku filmlerinden Suspiria, 40. yıldönümü şerefine 4K restore edilmiş yepyeni kopyasıyla festivalde izleyiciyle tekrar buluşuyor. Peş peşe gelen cinayet sahneleri kusursuz tasarlanmış olan Suspiria, İtalyan progressive rock grubu Goblin'in müzikleriyle benzersiz bir görsel/işitsel deneyime dönüşen, modern bir korku sineması başyapıtı, Dario Argento’nun da en iyi filmlerinden sayılıyor.
Bilimkurgu ve korkuyu bir arada sunan bir kült yapım: Island of Lost Souls / Kayıp Ruhlar Adası
1932 yapımı kült bilimkurgu-korku filmi Island of Lost Souls / Kayıp Ruhlar Adası’nın başrollerinde Charles Laughton, Richard Arlen, Leila Hyams, Bela Lugosi ve Panter Kadın rolünde Kathleen Burke yer alıyor. H.G. Wells’in Dr. Moreau’nun Adası romanının ilk sinema uyarlaması olan film İngiltere’de üç defa sansüre takılarak kötü bir şöhret kazanmış. Geçtiğimiz yıl hayatını kaybeden Sinema Onur Ödülü sahibi yazar, eleştirmen, çevirmen, korku filmleri tutkunu Giovanni Scognamillo’nın çocuk yaşta izlediği ilk korku filmi olan Kayıp Ruhlar Adası, üstadın anısına gösterilecek.
“Büyük Birader seni izliyor”: George Orwell’in klasik romanından beyazperdeye uyarlanan 1984
George Orwell’in kült romanı 1984’ün kült uyarlamasında vatandaş Winston rolünde Ocak ayında hayatını kaybeden John Hurt, devlet görevlisi O’Brien rolünde de Richard Burton yer alıyor. Distopik bir dünyada, kurgusal faşist bir İngiltere’de geçen film İstanbul Film Festivali’nin 1985 yılında yapılan ilk Uluslararası Yarışması’nda festivalin ilk Altın Lale’sini kazandı. 1984, John Hurt anısına 35mm kopyasından gösterilecek. Kendine has görsel atmosferiyle sinema tarihine geçen 1984’ün görüntü yönetmeni, Coen kardeşlerden Blade Runner 2049’a birçok filmde çalışan, 13 kez Oscar’a aday gösterilen Roger Deakins. Filmde ünlü pop grubu Eurythmics’in şarkıları da yer alıyor.
Türkiye edebiyatından bir uyarlama: Son Kuşlar
Ayşe Şasa’nın Tren adlı öyküsünden senaryolaştırılan Son Kuşlar, sade ve yalın bir anlatım tarzı benimseyen Erdoğan Tokatlı’nın yönettiği ilk film. 1966 Antalya Film Festivali’nde henüz 16 yaşındaki Selma Güneri’ye En İyi Kadın Oyuncu ödülünü getiren Son Kuşlar, bu yıl İstanbul Film Festivali’nin Sinema Onur Ödülü’nü alan Güneri onuruna gösterilecek.
Anime sinemasında doruk noktası: Ghost in the Shell
Shirow Masamune’nin çizgi romanından sinemaya uyarlanan Ghost in the Shell, ilk cyberpunk örneklerinden biri olarak anime sinemasında bir çığır açtı ve Matrix’ten Ex Machina’ya birçok çağdaş bilimkurgu filmine ilham verdi. 21. yüzyılın ortalarında distopik bir dünyada geçen bir kahramanlık, siyaset, teknoloji ve metafizik filmi olan Ghost in the Shell anime ile felsefeyi en iyi buluşturan filmlerden biri aynı zamanda. Mamoru Oshii’nin Türkiye’de sinemada daha önce hiç gösterilmemiş bu kült klasiği, yeniden çevriminin vizyonda olduğu günlerde İstanbul Film Festivali’nde izlenecek.
Kara filmin en özgün örneklerinden Mulholland Drive
Birçok eleştirmen ve izleyiciye göre 2000’li yılların en iyi filmi Mulholland Drive, “yeni kara film” türünün en özgün örneklerinden. David Lynch’in en çok tartışılan ve en az anlaşılan yapıtı Mulholland Drive, Nisan ayındaki dünya prömiyerinin hemen ardından festivalde 4K restore kopyasından gösterilecek. Filmin restorasyon sürecini Lynch şahsen yürüttü. Başrollerinde Naomi Watts, Justin Theroux ile Laura Harring’in yer aldığı, “kült” sıfatını hakkıyla taşıyan bu benzersiz film, Lynch’e Cannes’da En İyi Yönetmen ödülünü, bir de Oscar adaylığı getirdi.
Tindersticks’in son “film ve müzik projesi” Minute Bodies: The Intimate World of F. Percy Smith
Dünya prömiyerini Londra Film Festivali’nde yapan, yönetmenliğini Tindersticks’in vokalisti Stuart Staples’ın üstlendiği Minute Bodies: The Intimate World of F. Percy Smith, bilim dünyasında adı saygıyla anılan doğacı, mucit ve belgeselci F. Percy Smith’in 1900’lerin başında çektiği eğitim amaçlı bilim filmlerinden bir kolaj. Minute Bodies: The Intimate World of F. Percy Smith bir Tindersticks projesi, bir doğa belgeseli, şiirsel bir müzik filmi, aynı zamanda hem bilime hem de film dünyasının gizli köşelerine bir saygı duruşu. Tindersticks’in Thomas Belhom ve Christine Ott ile birlikte bestelediği özgün müziklerle seslendirilen filmin yapımı üç yıl sürdü; müziğin yer aldığı albüm de yıl içinde yayımlanacak. Tindersticks 2011 yılında, yine festival kapsamında İstanbul’da bir sine-konser vermişti.
İstanbul.net.tr