- 10 Nisan 2020
- 122
- 139
- 32
Öncelikle belirtmek istiyorum, yazı alıntıdır. Kendim çok fayda gördüğüm için paylaşmak istedim.
"malumları olduğu üzere, ingilizce öğrenme veya öğrenilen dilde konuşma hususlarında toplum olarak ciddi sıkıntı çekmekteyiz.
öncelikle kabul etmemiz gereken şey şudur: öğrenme sadece gözle yapılmaz. dil bir matematik veya fizik değildir. ve bu sebeple de öğrenme ve öğretme metodu da farklı olmak zorundadır. özellikle bir dil öğrenirken, algılama şeklimiz birçok duyularımıza hitap etmelidir. bu şekilde ancak bir dil kaliteli bir şekilde öğrenilebilir. sadece kitap okuyarak veya sadece dizi, film izleyerek dil öğrenilmez.
bu konuda özellikle dil öğreniminde beyin temelli yaklaşım hususunda yaptığım araştırmalardan ve tecrübelerimden siz sevgili yazar dostlarımın yararlanmasını istedim.
bunu araştırırken dikkatimi çeken örnek, japonya'daki delilerin 2+2'nin sonucunu bilmemelerine rağmen çatır çatır japonca konuşmaları ve hatta azımsanamayacak sayıdaki delinin jağonca okumayı bilmesi ve okuduğunu anlaması idi.
taktiği veriyorum:
1. ilk halledilmesi gereken şey kelime ve gramer eksikliğidir.
gramer hususunda sıkıntı varsa herhangi bir gramer kitabından konuları hızlı bir şekilde 1 hafta günde yarım saat gözden geçirmek, özellikle üniversiteye kadar iyi-kötü bir ingilizce eğitimi almış herkese genellikle yeterli olmaktadır. yetmezse 2 hafta bakın. günlük yarım saat ilgilenmek yeterlidir.
2. gramer konusu bittikten sonra reader at work 1 ve 2 olmak üzere isimli odtü akademisyenlerince hazırlanan iki kitap var. bunlar yarım, 1 ya da 1.5 sayfalık okuma parçalarından oluşan kitaplardır. pdf'i internetten bulunabilir ancak ben şu ana kadar hep satın aldım, emeğe saygı. zaten fiyatı gayet uygun.
(bkz: reader at work)
bu kitaba çalışma metodu şu olmalı: bilmediğiniz kelimenin anlamına bakın, sadece kelimenin yanına kısaca not edin ve geçin. aynı kelime kitap boynunca 30 kez karşınıza çıkacağı için zaten öğreneceksiniz. yani ezberlemeye çalışmanıza gerek yok. bu sayede hem sıkılmayacak, hem de kelimeyi farklı yerlerden gördüğün için çok rahat öğreneceksin. okuma parçalarının altındaki alıştırmaları falan çözme, bu süreçte hiç gerek yok. taktiği tekrar veriyorum: bir kez anlamına bak, kitaba yaz ve geç.
bu şekilde bir kitap 2 hafta içerisinde çok rahat bitmektedir. ve bu kitap bittikten sonra ingilizceyi hiç bilmeyen arkadaşımın kelime eksikliğini yüzde 70-80 seviyesinde azalttığını bizzat gördüm.
3. günde 10 dakika listening'e zaman ayırmak zorunludur.
önerebileceğim link:
listening
bu kanalda her seviyede listening practice yapabilirsiniz.
4. aynı şekilde günlük reading yapmak gerekmektedir.
bunun için de günlük 10 dakika yeterlidir.
reading
5. son olarak speaking çok önemli.
bilen birisi ile günlük gene 10 dakikalık bir speaking yeterli olacaktır.
konular çok sıradan şeyler olsun, mesela:
talk about your family?
which kind of arts are you interested and why?
which kind of sports are you interested and why?
tell me about your country.
talk about your daily routine.
what is your business? explain.
what do you study? explain.
talk about your hometown?
tüm bunlar için günlük düzenli 1 saat gerekmektedir.
1 saat gayet herkes için yeterlidir.
ben şu an için ingilizce ve rusça biliyorum. yeni bir dile de yakında başlayacağım.
çok da müthiş bir zekaya da sahip değilim. sadece doğru taktiklerle bu başarılabilir.
ayrıca yds için iki yazar arkadaşımızdan linkler geldi:
Voscreen - life itself
inceledim, kaliteli iş yapmışlar. özellikle listening hususunda katkı sağlayacaktır.
https://www.youtube.com/…l/ucse8p17ndz8bjcrlb6wbxlw
kanalı incelediğimde yds için yararlı olabileceğini gördüm ancak kanalını biraz daha detaylandırması ve teknolojinin marifetlerinden/sunduğu teknolojilerden daha fazla faydalanması gerekmektedir.
edit: öncelikle özel mesajda veya burada emeğimi takdir eden ve yapıcı eleştiri yöneltenlere teşekkürler.
ilk olarak "öğrenmek"ten kastım, farklı bir ülkeye iş veya gezi amaçlı gidildiğinde yardıma ihtiyaç olmayacak seviyede okuma, yazma, konuşma becerisi geliştirebilmiş olmaktır.
hater'ları, goygoycuları, ilgi çekmeye çalışan ergenleri bir kenara koyarsak, mesajlardan ve entrylerden harbiden kaliteli şekilde eleştirilerini yönelten yazar dostlarıma birkaç hususu detaylandırmam gerektiğini anladım.
başlığı açmamın sebebi başka başlıklara yazdığım cevaplar üzerine çok sayıda mesaj almam ve etik anlayışımın insanlara herhangi bir hususta faydalı olabileceğim durumda bunu kesinlikle yapmam gerektiğini ifade ettiği içindir.
mesajın orijinal içeriğinde de belirttiğim üzere "üniversiteye kadar iyi-kötü ingilizce eğitimi almış" ifadesini kullandım.
yani bu ne demek açıklayayım. yabancı dil konusunda yıllarca aldığımız bilgiler eğitim sistemimizden mi yoksa bizim tembelliğimizden mi bilinmez ancak kullanılmayacak durumdadır. yani türkiye'de herkes çok şey bilir ancak bunu kullanılabilir duruma getiremez. ingilizce bilmiyorum diyen arkadaşların çoğu min. 100-200 kelime ingilizce bilmektedir.
diğer taraftan, kelime öğrenme hususunda çok fazla soru sorulmuş.
arkadaşlar kelimeler sürekli tekrar edilerek, 10 kez yazılarak öğrenilmez, öğrenilse de unutulur, unutulsa da bu kadar zaman ve psikoloji harcamaya gerek yok.
bilgisayar programcıları bilir, veritabanına bir bilgi sadece bir tabloda tutulduğunda iyidir. aynı bilgi farklı noktalarda tutulduğunda veritabanını şişirir ve etkinsizliğe sebep olur.
ancak beyin yapısı tam aksine farklı duyular kullanılarak daha efektif çalışır.
mesela kötü bir koku aldığınız ortamda birisi "it smells awful" derse, bu ingilizce kelimeyle/ifade ile kötü koku algınızı birleştirmiş olursunuz.
veya elinizde kırmızı bir balon olduğunu düşünün. üzerinde red baloon yazar ve siz bu balonla 5 dakika oynarsanız, yaşadığınız bu deneyimi beyin konum, ortamın sıcaklığı, ışık seviyesi ile birlikte beyninize kaydeder.
yani başka bir günkü ışık seviyesi veya sıcaklık bilinçaltınıza balonu hatırlatacaktır.
böylece beyninize çakra denen katmanları koymuş olursunuz. örnekler çoğaltılabilir, kısa kesiyorum.
bu sebeple diyorum ki sadece okuyup, yazmayın! aynı zamanda dinleyin, konuşmaya çalışın hatta mümkünse dokunun. bir bilgi bu şekilde içselleştirilebilir.
vocabulary ya da gramer eksiği olanlar için farklı duyulara hitap etmek ziyadesiyle önemli.
son olarak cidden küfürlü içerik yazanları anlamıyorum. sadece size faydalı olabileceğini düşündüğüm için yazdım bunları, neden küfür?
size 3 ay az gelebilir, eyvallah. belki de kişiye göre değişir ancak tekrar ediyorum ben bunun mümkün olduğunu bizzat gözlemledim. inanmak ya da inanmamak size kalmış. "
"malumları olduğu üzere, ingilizce öğrenme veya öğrenilen dilde konuşma hususlarında toplum olarak ciddi sıkıntı çekmekteyiz.
öncelikle kabul etmemiz gereken şey şudur: öğrenme sadece gözle yapılmaz. dil bir matematik veya fizik değildir. ve bu sebeple de öğrenme ve öğretme metodu da farklı olmak zorundadır. özellikle bir dil öğrenirken, algılama şeklimiz birçok duyularımıza hitap etmelidir. bu şekilde ancak bir dil kaliteli bir şekilde öğrenilebilir. sadece kitap okuyarak veya sadece dizi, film izleyerek dil öğrenilmez.
bu konuda özellikle dil öğreniminde beyin temelli yaklaşım hususunda yaptığım araştırmalardan ve tecrübelerimden siz sevgili yazar dostlarımın yararlanmasını istedim.
bunu araştırırken dikkatimi çeken örnek, japonya'daki delilerin 2+2'nin sonucunu bilmemelerine rağmen çatır çatır japonca konuşmaları ve hatta azımsanamayacak sayıdaki delinin jağonca okumayı bilmesi ve okuduğunu anlaması idi.
taktiği veriyorum:
1. ilk halledilmesi gereken şey kelime ve gramer eksikliğidir.
gramer hususunda sıkıntı varsa herhangi bir gramer kitabından konuları hızlı bir şekilde 1 hafta günde yarım saat gözden geçirmek, özellikle üniversiteye kadar iyi-kötü bir ingilizce eğitimi almış herkese genellikle yeterli olmaktadır. yetmezse 2 hafta bakın. günlük yarım saat ilgilenmek yeterlidir.
2. gramer konusu bittikten sonra reader at work 1 ve 2 olmak üzere isimli odtü akademisyenlerince hazırlanan iki kitap var. bunlar yarım, 1 ya da 1.5 sayfalık okuma parçalarından oluşan kitaplardır. pdf'i internetten bulunabilir ancak ben şu ana kadar hep satın aldım, emeğe saygı. zaten fiyatı gayet uygun.
(bkz: reader at work)
bu kitaba çalışma metodu şu olmalı: bilmediğiniz kelimenin anlamına bakın, sadece kelimenin yanına kısaca not edin ve geçin. aynı kelime kitap boynunca 30 kez karşınıza çıkacağı için zaten öğreneceksiniz. yani ezberlemeye çalışmanıza gerek yok. bu sayede hem sıkılmayacak, hem de kelimeyi farklı yerlerden gördüğün için çok rahat öğreneceksin. okuma parçalarının altındaki alıştırmaları falan çözme, bu süreçte hiç gerek yok. taktiği tekrar veriyorum: bir kez anlamına bak, kitaba yaz ve geç.
bu şekilde bir kitap 2 hafta içerisinde çok rahat bitmektedir. ve bu kitap bittikten sonra ingilizceyi hiç bilmeyen arkadaşımın kelime eksikliğini yüzde 70-80 seviyesinde azalttığını bizzat gördüm.
3. günde 10 dakika listening'e zaman ayırmak zorunludur.
önerebileceğim link:
listening
bu kanalda her seviyede listening practice yapabilirsiniz.
4. aynı şekilde günlük reading yapmak gerekmektedir.
bunun için de günlük 10 dakika yeterlidir.
reading
5. son olarak speaking çok önemli.
bilen birisi ile günlük gene 10 dakikalık bir speaking yeterli olacaktır.
konular çok sıradan şeyler olsun, mesela:
talk about your family?
which kind of arts are you interested and why?
which kind of sports are you interested and why?
tell me about your country.
talk about your daily routine.
what is your business? explain.
what do you study? explain.
talk about your hometown?
tüm bunlar için günlük düzenli 1 saat gerekmektedir.
1 saat gayet herkes için yeterlidir.
ben şu an için ingilizce ve rusça biliyorum. yeni bir dile de yakında başlayacağım.
çok da müthiş bir zekaya da sahip değilim. sadece doğru taktiklerle bu başarılabilir.
ayrıca yds için iki yazar arkadaşımızdan linkler geldi:
Voscreen - life itself
inceledim, kaliteli iş yapmışlar. özellikle listening hususunda katkı sağlayacaktır.
https://www.youtube.com/…l/ucse8p17ndz8bjcrlb6wbxlw
kanalı incelediğimde yds için yararlı olabileceğini gördüm ancak kanalını biraz daha detaylandırması ve teknolojinin marifetlerinden/sunduğu teknolojilerden daha fazla faydalanması gerekmektedir.
edit: öncelikle özel mesajda veya burada emeğimi takdir eden ve yapıcı eleştiri yöneltenlere teşekkürler.
ilk olarak "öğrenmek"ten kastım, farklı bir ülkeye iş veya gezi amaçlı gidildiğinde yardıma ihtiyaç olmayacak seviyede okuma, yazma, konuşma becerisi geliştirebilmiş olmaktır.
hater'ları, goygoycuları, ilgi çekmeye çalışan ergenleri bir kenara koyarsak, mesajlardan ve entrylerden harbiden kaliteli şekilde eleştirilerini yönelten yazar dostlarıma birkaç hususu detaylandırmam gerektiğini anladım.
başlığı açmamın sebebi başka başlıklara yazdığım cevaplar üzerine çok sayıda mesaj almam ve etik anlayışımın insanlara herhangi bir hususta faydalı olabileceğim durumda bunu kesinlikle yapmam gerektiğini ifade ettiği içindir.
mesajın orijinal içeriğinde de belirttiğim üzere "üniversiteye kadar iyi-kötü ingilizce eğitimi almış" ifadesini kullandım.
yani bu ne demek açıklayayım. yabancı dil konusunda yıllarca aldığımız bilgiler eğitim sistemimizden mi yoksa bizim tembelliğimizden mi bilinmez ancak kullanılmayacak durumdadır. yani türkiye'de herkes çok şey bilir ancak bunu kullanılabilir duruma getiremez. ingilizce bilmiyorum diyen arkadaşların çoğu min. 100-200 kelime ingilizce bilmektedir.
diğer taraftan, kelime öğrenme hususunda çok fazla soru sorulmuş.
arkadaşlar kelimeler sürekli tekrar edilerek, 10 kez yazılarak öğrenilmez, öğrenilse de unutulur, unutulsa da bu kadar zaman ve psikoloji harcamaya gerek yok.
bilgisayar programcıları bilir, veritabanına bir bilgi sadece bir tabloda tutulduğunda iyidir. aynı bilgi farklı noktalarda tutulduğunda veritabanını şişirir ve etkinsizliğe sebep olur.
ancak beyin yapısı tam aksine farklı duyular kullanılarak daha efektif çalışır.
mesela kötü bir koku aldığınız ortamda birisi "it smells awful" derse, bu ingilizce kelimeyle/ifade ile kötü koku algınızı birleştirmiş olursunuz.
veya elinizde kırmızı bir balon olduğunu düşünün. üzerinde red baloon yazar ve siz bu balonla 5 dakika oynarsanız, yaşadığınız bu deneyimi beyin konum, ortamın sıcaklığı, ışık seviyesi ile birlikte beyninize kaydeder.
yani başka bir günkü ışık seviyesi veya sıcaklık bilinçaltınıza balonu hatırlatacaktır.
böylece beyninize çakra denen katmanları koymuş olursunuz. örnekler çoğaltılabilir, kısa kesiyorum.
bu sebeple diyorum ki sadece okuyup, yazmayın! aynı zamanda dinleyin, konuşmaya çalışın hatta mümkünse dokunun. bir bilgi bu şekilde içselleştirilebilir.
vocabulary ya da gramer eksiği olanlar için farklı duyulara hitap etmek ziyadesiyle önemli.
son olarak cidden küfürlü içerik yazanları anlamıyorum. sadece size faydalı olabileceğini düşündüğüm için yazdım bunları, neden küfür?
size 3 ay az gelebilir, eyvallah. belki de kişiye göre değişir ancak tekrar ediyorum ben bunun mümkün olduğunu bizzat gözlemledim. inanmak ya da inanmamak size kalmış. "