29. Yıl Dönümünde Çernobil Nükleer Felaketi ve Günümüzdeki İzleri

Misty Day

she wolf
Kayıtlı Üye
5 Mayıs 2013
2.835
4.190
1. 26 Nisan 1986 Cumartesi. Çernobil Nükleer Santrali'nin 4. reaktöründe, 01:24'te bir patlama meydana geldi. Etkileri onlarca yıl sürecek, belki de dünyanın başına gelen en büyük felaket!


Balık tuttuk yiyen ölür
Elimize değen ölür
Bu gemi bir kara tabut,
Lumbarından giren ölür.

Balık tuttuk yiyen ölür,
Birden değil, ağır ağır,
Etleri çürür, dağılır,
Balık tuttuk, yiyen ölür.

Nazım Hikmet'in Japon Balıkçısı şiirinden


Ukrayna'nın kuzey bölgesinde, Kiev'e bağlı bir yerleşim biriminde bulunan bu santralde kaza günü dört reaktör aktifti. İkisinin inşaası ise sürüyordu.

25 Nisan günü, dördüncü reaktör rutin bir bakıma girdi. Teknisyenler olası bir güç kesintisine karşı bir deney yapmaya karar verdiler. Çok ağır sonuçları olacak bu deney için 23:00'da çalışmalar başladı.

26 Nisan 01:23'te, deney için şartların oluştuğuna karar verildi ve düğmeye basıldı. 01:24'te ise, ters giden bir şeyler vardı. Deney için devre dışı bırakılmış güvenlik sisteminden ötürü reaktörde önlenemeyen çekirdek tepkimeleri gerçekleşti, ısı ve enerji bir anda kat be kat yükseldi...

Önü alınamıyordu. Artan buhar basıncı, reaktörün tonlarca ağırlıktaki çatısını havaya uçurdu. Reaktördeki zirkonyum ve grafit, yüksek sıcaklıktaki buharla karışınca, hidrojenler yanmaya başladı ve tüm santral alevler içinde kaldı.

Ukrayna’da 18.000 km2’lik tarım toprakları radyoaktif kirlenmeye maruz kaldı. Ülke ormanlarının %40’ı (toplam 35.000 km2) kirlendi.


Greenpeace, Ukrayna'nın Rivneska Bölgesi'nde bir köyde süt örneklerinde yaptığı analizde, sütlerin %93'ünde uzun ömürlü izotop sezyum-137 olduğunu belirledi. Bu, Ukrayna'da çocuklar için kabul edilebilir radyasyon değerinin çok üstünde.

Bu araştırmanın kazadan 25 yıl sonra, 2011'de yapıldığını da bir not olarak düşelim.

Ukrayna, Rusya ve Belarus'ta 2004 yılına kadar 18 yaş altı 4000 çocukta tiroit kanseri vakası görülmüştür.

Resmi raporlar, ölümcül kanser vakalarının sayısını 9.000 olarak hesaplıyor. bağımsız bilim adamları ise 30.000 ile 60.000 arasında insanın Çernobil’in sebep olduğu kanser türlerinden dolayı öleceğini tahmin ediyor.

robotkullanmayı düşünse de robotların yüksek radyoaktif etki barındıran ortamda çalışamadığı, bozulduğu görüldü. Bu iş için günde bir kişinin 3 dakika çalışmasına müsaade edildi, 3 dakika hayatları boyunca alacakları radyasyondan bile fazlaydı. Ve planlandığı gibi, 15 gün içinde enkaz toplandı; çekirdeğin altına beton döküldü ve üzeri de yine güçlü bir betonla kaplandı.

Çalışmalara katılanlardan bir yıl içinde 4000'i hayatını kaybetti
Çoğu 20'li yaşlarda, sağlıklı bu insanlar radyoaktif parçalara çıplak elle dokunmaya dahi cesaret edebilecek bir noktadaydı. Ve binlercesi bu tehlikeye karşı bile bile ölüme ilerledi. Bugün Çernobil'in etkileri çok daha ciddi değilse, sebebi bu insanların cesaretidir.

İngiltere dahi, radyasyonun yıkıcı etkilerini tarım ve hayvancılık noktasında inceleyip önlemler alırken, Türkiye'deki durumsa farklıydı. Herkes kendinden çok emindi, o dönemden birkaç 'veciz' söz şu şekilde;

'Karadeniz'e bir damla mürekkep düştü diye Karadeniz kirlenir mi?'
'Radyoaktif çay daha lezzetlidir.'
'Gazeteciler geldi, ellerinde radyasyon ölçme cihazı var. Para çıkarıp çay aldırdım. Masanın üzerine torba torba koyduk, aleti getirdim hiçbirinde alarm vermedi. Bir televizyon getirttim. Açtırdım ve ona doğru yürümeye başladım. Cihaz ötmeye başladı. Televizyonun yaydığı radyasyon daha fazlaydı'
'Rusya'dan iyi bir şey gelmez. Ya komünizm, ya radyasyon.'

Türkiye, kanser oranının çok ciddi bir şekilde artacağı, riskleri 2015'te bile hala devam edecek bir döneme gidiyordu.

1 Mayıs günü SSCB büyükelçisi, Türk yetkilileri Karadeniz'de ölçüm yapmaları konusunda uyardı.

  • Türkiye Atom Enerjisi Başkanı (TAEK) Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre "Olay mevzii bir olay; Türkiye'ye ulaşsa bile etkilemez" dedi.
  • 3 Mayıs günü radyoaktif bulutların Türkiye'ye ulaştığı ve oranın 7 kat arttığı açıklandı.
  • Edirne'de yağan yağmurdan dolayı TRT su birikintilerinin kullanılmamasını ve hayvanların otlatılmaması uyarısında bulundu.
  • 3 Eylül günü Avrupa ülkeleri radyasyonlu olduğu gerekçesiyle Türkiye'den fındık alımını durdurdu.
  • 28 Kasım günü Hollanda sağlık bakanlığı Türk çayında yüksek oranda radyasyon var açıklamasında bulundu.
  • 29 Kasım günü Çay-Kur genel müdürü "Çayda radyasyon var" iddialarını "batı tezgahı" olarak nitelendirdi. Müdürlük çay kaynatıldığında radyasyonun 5-6 kat düştüğünü iddia etti.
  • 2 Aralık günü efsanevi sanayi bakanı Cahit Aral çaydaki radyasyonun zararsız olduğunu ileri sürerek çay içti.
  • 14 Aralık günü Federal Almanya, Türkiye'den alınan 13 ton çayı iade etti.
  • Kasım 1987'de TAEK depolarında 60 bin ton çay olduğunu iddia etti.
  • Ağustos 1988'de depolanmış çayın 40 tonu imha edildi.
kanser saçıyor' tartışmaları, 'Ergene tehlikeli mi?' tartışmaları arka planında hala Çernobil'i barındırıyor. Nitekim verilere bakarsak;

1986'daki kanser görülme oranı, 1987'de Marmara Bölgesi'nde iki katına çıkmıştır.

Kanser, Türk Tabipler Birliği raporu

TBMM B:13, 14.10.1986, O:1, s.586]
Cahit Aral ise radyasyonla kirlenen çaylardan söz etmeden önce, ”bilimsel açıklamalar” yaparak, farklı bir tür radyasyona övgüler yağdırıyordu: “Bir bitkiyi düşünelim; yaprağı, güneşten gelen radyasyon etkiler ve fotosentez dediğimiz olay meydana gelir... Güneş radyasyonu olmazsa, bitki olmaz, hayat olmaz... “[TBMM B:58, 22.1.1987, O:1, s.141-142]

26 Ocak 1993’te TBMM Çernobil konusundaki soruşturma önergesini reddetmiştir.
Yukarıdaki tabloda, kanser oranının çok ciddi bir şekilde arttığını görebileceğiniz Karadeniz'de yetişen ve risk altındaki ürünler devlet açısından bir problem değildi. Avrupa, Türkiye'den fındık gibi mahsüllere ambargo koyduğunda da bu düşünce değişmedi; 'batı komplosu' denildi.

Öyle ki, Çay-Kur Çernobil riskiyle ilgili ilk olarak Aralık 1986'da bilgilendirilmiştir. Yani aradaki 8 ay boyunca toplanan çaylar, tüm ülkede tüketilmiştir. Radyasyonlu çayların depoda toplanması, gömülmesi ve çoğunun imha edilmesi sürecine kadar birçok kişinin hayatı tehlikeye atılmış, daha da acısı birçok kişi için belki de kanser hastalığı söz konusu olmuştu.

Kanser, Türk Tabipler Birliği raporu

23. Karadeniz'in pençesinden kurtulamadığı kanserin kurbanlarından biri de Kazım Koyuncu'ydu
2005 yılında 33 yaşındayken hayatını kaybeden Kazım Koyuncu, Karadeniz'in radyoaktif felaketine karşı mücadelesiyle öne çıkan en önemli sanatçılardandı. Akciğer kanserine karşı verdiği mücadeleyi kazanamadı... Koyuncu'nun Türkiye'nin Çernobil politikasıyla ilgili eleştirisi şu şekildeydi;

O çayı içen biri geri zekâlıdır... Ben kendi zekâmla ve felsefemle ölümü, hayatı uzatabilirim, kısaltabilirim, her şeyi yapabilirim. Peki benim köyümdekiler, anasının kuzusu çocuklar, 16 yaşındaki kız o neyi düşünsün, hangi felsefeyi düşünsün? Onun annesi hangi felsefeyle acısını yumuşatsın? Sen kimsin, o acıları onlara tattırabiliyorsun? Bu ülkenin politikacılara, yalancılara ihtiyacı yok. Kendi onuruna sahip çıkmış, kendi kişiliğine sahip çıkmış haline ihtiyacı var.

24. ve Kazım Koyuncu'nun anısına bestelenen Volkan Konak parçası 'Gardaş'...
Yitip giden çocuklukları, sönen umutları ifade eden bir çalışma.


http://kadinlarkulubu.com/haber/cernobil-faciasi-ve-turkiye-ye-etkileri-496785
 
Son düzenleme:
O zamanki yöneticiler milletin zekasıyla nasıl dalga geçtiyse,şimdikiler de aynı şeyi yapıyor işte.
 
Ilk defa denenen bir sistemmis biliyor muydunuz?
Kobay olacagiz yani Ve bundan butun ulke etkilenecek...
 
aaaay avusturalyada oturan bana ailece davet yollamak isteyen , istihdam yaratacak arkadaşlarıma sesleniyorumm
bu ülkeden gitmek istiyorum..
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…