Kızlar eşlerinizde Allah korkusu varsa sizi biraz daha anlaması için bir hocanın yazısını paylaşıyorum. Umarım faydalı olur "Selamünaleyküm.
Haklısınız, ne yazık ki toplumumuzda hamilenin taşıdığı yükün muhteşemliği ve doğuran kadının büyük cihadı takdir edilemiyor olabilir. Bunu esefle yazmak durumundayım. Evvela sizi, dünyaya Allah’a secde edecek bir çocuk getirdiğiniz için tebrik ederim. Mübarek olsun. Yeni çocuğunuz da mübarek olsun. Sıhhat ve afiyet içinde büyütmeyi size nasip etsin Allah.
Hamile kadına, hamile kadının eşine, onlarla beraber yaşayanlara şunları tavsiye ederiz:
1- Sabrı zirveye taşısınlar. Sabır, sabır ve sabır. Ya sabır ya da kendi kendini kemirmek olacak. Sabrı tercih etsinler. Sabrın sonu cennettir. Kendini kemirmenin sonu da yıkımdır.
2- Hamile kadın nazlıdır, çabuk alınır, hemen kırılır. Bilhassa bu zamanın kadınlarının daha kırılgan olduklarını görüyoruz. Kendisi bu durumu yani hamileliği biraz abarttığını anlamalıdır. Etrafındakiler de anlamalıdırlar. Bilhassa ilk doğumlarda bu naz oranı yüksek oluyor. Ortada geçici bir durum vardır. Allah’ın yardımı ile geçecektir diye beklemelidirler. Özellikle hamile kadının eşi, bu durumu takdirle karşılayarak ‘erkek’ olduğunugöstermelidir. ‘Hamile bırakıp işine bakan’ eş, erkektir elbette. ‘Hamile bırakıp, kendisi de hamilelik altında kalabilen’ ise mü’min eştir. Mü’min merhametlidir. Merhamet eder ki, merhamet görsün. İki can taşıyan bir eşe merhameti olmayan, tek can taşıyan yetime sadaka verse ne olacak? Kadının bu dönemdeki nazını da anlayışla karşılayarak, nazı naza bindirmeyi önlemiş olabilir esasen.
3- Kadınların hamilelik ve lohusalık döneminde eşlerinden bekledikleri en önemli destek, ‘hamilelikten öncekine göre daha fazla ilgi’ olmaktadır. Erkeğin para bırakıp ‘doktora gidersin’ demesi yeterli değildir. ‘İstersen hizmetçi tutalım’ demesi de bir çeşit kaçıştır. Bu tür, baştan savma sözler daha sonra eşlerin boşanma nedeni olabilecek soğuklukların kuluçkasıdır.
Erkek yerinmemeli ve mesela ilk çocukla daha fazla ilgilenmelidir.
İzin günlerini evinde geçirip bulaşık yıkamalı, çamaşırları yıkamalıdır.
Evi süpürmeli, yemek yapmalıdır.
Eşini karşısına alıp teselli etmelidir.
Hamile kadın evin içinde kıvranırken o, TV karşısında ya da elindeki cep telefonu ile meşgul olmamalıdır. Bunlar kadını içten içe kemirir şeylerdir.
Kadının yemek iştah şekli de değişeceğinden hazır yemek getirebilir, dışarıda yemeğe gidebilirler.
Eve sadece kadının istediği misafirler gelmelidir. Bilhassa hamileliğin ilerlediği günlerde eve gelecek misafirleri kadın, işgal güçleri gibi görebilir. Bunda da haklıdır. İnsan zor zamanlarında esnek olamıyor, sabrı azalabiliyor. Erkek ve misafir namzetleri bunu anlamalıdırlar. ‘Ne var ki bunda?’ diyen birine sadece şu denebilir:
‘Bir kiloluk bir paketi sekiz ay hiç bırakmadan elinde tutabilir misin?’
Kadının hamile olması en azından böyle bir eziyettir. Allah Teâlâ’nın orucuna bile ruhsat verdiği bu eziyeti, sadece dışarıdan seyreden erkek merhameti kıt bir erkektir.
Kadının bu dönemdeki en büyük tesellisi annesidir. Onu annesi ile ne kadar buluşturabilirsek o, o kadar rahattır. Bunu da abartıp bebeklik günlerine dönen kadınlar olabilir. O da bir aşırılıktır. Biz bir itidal içinde kızı ile anneyi buluşturursak iyilik etmiş oluruz. Erkek tarafının bunu bir onur meselesi yapması yersizdir.
Hamilelik döneminde ilk günden son güne kadar cinsellik açısından dinen bir sakınca yoktur. Bu dönemde cinsel alakayı doktorun iznine bağlamak gerekir. Doktorun sakınca görmediği dönem boyunca sürdürülebilir. Kadınların, erkeklerinden bu dönemde anlayış beklemelerini anlayışla karşılamalıyız. Burada bir sıkıntı yoktur. Kadınların da erkekleri böyle bir zamanda şeytanın ne kadar kışkırtacağını anlayışla karşılamaları gerekmektedir. Aylarca sabreden bir erkek tebrik edilmelidir ama öyle bir erkek bu dünyada nadirattandır. Kadının incinmeyeceği yöntemler ve zamanlar ayarlanmalıdır. Özellikle bir not olarak şunu düşebiliriz:
Pek çok ailede şeytan bu günleri iyi kollamış ve daha sonra ayrık otunu o ortamda büyütmüştür. Yatak odası elektrik trafosu gibidir. Müdahalesi risklidir. Bir aralığına elektriğinin kesilmesi de risklidir. Bu hususta edebiyat yapmanın tutarlılığı yoktur. Hayat böyle bir imtihandır, gerçekler böyle bir acı biberdir.