Kızlaaar bir yazı okudum sizinle de paylaşıyorum. Yorumlarınız neler??
"Normal doğum gebeliğin 37. ila 42. haftaları arasında her an başlayabilir. Yapılan bazı bilimsel çalışmalar doğumu bebeğin bedeninde olan bazı kimyasal değişikliklerin başlattığını kanısında. Bebekler dünyaya gelmeye hazır olduklarında akciğerlerinde üretilen iki protein sayesinde doğum başlıyor. Bu hazır olma durumu sayesinde çoğu bebek doğum sonrası tıbbi desteğe ihtiyaç duymadan kolay ve sorunsuz şekilde dünya hayatına adapte oluyor.
Peki biz ne yapıyoruz?
38-39. hafta geldiğinde bu bebeğin bedensel olarak doğmaya hazır olduğuna dair kararlar alıyoruz. 40. gebelik haftasını bir son olarak görüyoruz. Hamile olmaktan fenalık geliyor, sabrımız taşıyor ve bir an önce bebeğimize kavuşma telaşına giriyoruz. Etrafımızdaki herkes “sen hala doğurmadın mı” diye bizi sıkıştırıyor. Doğumun kendiliğinden başlamasını bekleyemiyoruz.Sabretmeyi beceremiyoruz. Bunun yanında anne ve baba adayları olarak doğum konusunda acayip bilgisiziz. Kulaktan dolma bilgiler edinip bizim için dünyanın bir tanesi olan bebeğimizin doğumunu suni sancı ile başlatması için doktorumuzu sıkıştırıyoruz. Oysa suni sancı konusunda “doğumu başlatır, doğumu hızlandırır”ın ötesinde bilgimiz yok ve zaten doğum başlasın da, gerisini de hiç düşünmüyoruz. Gözümüz hiçbir şey görmüyor. Doğumu medikal olarak başlatmanın riskleri hakkında en ufak bilgimiz yok ve doğum sürecinde bir aksilik çıktığında da doktorun becerisini sorgulamaya başlıyoruz.
Bebeğim doğsun artık yeter!
Kadın olarak hayatımızın belki de en özel ve en muhteşem anlarına hazırlanırken aslında hazırlanmazken son trimesterde bir anaokulu çocuğu masumluğunda sadece sonuca odaklanıyoruz. Doğumun başlaması için her yöntem mübah oluyor. Onu mu yesem, bunu mu içsem. Koşsam, yürüsem, merdiven inip çıksam, pilates topunda zıplasam, doğumun başlaması için hangi duaları okusam, meryemin eli otunun suyunu mu içsem diye diye kendimizi sık boğaz ediyoruz. Boşu boşuna strese sokuyoruz. Oysa doğum bebek hazır olduğunda zaten başlayacak. Bu psikolojide doktorumuzu da sıkıştırmaya başlıyoruz. Ve sonra doğum medikal yollarla zamanından önce başlatılınca ve eğer işler beklediğimiz gibi gitmezse “bana ne o yaptı, onun suçu, şöyle olsaydı başarırdım, şunu yapsaydı farklı olurdu” gibilerinden kurban psikolojisine balıklama dalıyoruz. Doğum bizim doğumumuz ve ona sahip çıkmak öncelikle bizlerin görevi! Bebeğimizin sağlıkla doğmasını istiyorsak onun bedensel olarak doğmaya (ve belki de ruhsal onu bilemiyoruz) karar verdiği tarihe saygı duymak, her şey yolunda gidiyorsa sabredip beklemek ebeveynler olarak en büyük görevimiz olmalıdır.
Ne zaman başlayacak?
Bebeğin doğması doğumun ikinci aşamasıdır. Birinci aşama ise rahim ağzının yumuşayıp bebeğin doğabileceği kadar (tıbbi olarak 10 cm) açılmasıdır. Rahim ağzının açılma süresi filmlerde gördüğümüz gibi jet hızıyla olmaz. Bunun farkında olmayan ebeveynler doğumun ilk başlama işaretlerinden birkaç saat sonra bebeklerini kucaklarına alacaklarını sanırlar. Tabi böye de olabilir hatta bence böyle olsa ne güzel olur ama ilk doğumlar aşağı yukarı 12 saat kadar sürebilir.
Rahim ağzının açılma süresini de üç aşamaya ayırıyoruz. Birinci ve çoğu kadın için sabrın sınırlarını zorlayan aşama “latent faz” yani doğumun gizli aşamasıdır. Bu aşamada nişan gelebilir. Hafif hafif ve çok seyrek adet sancısına benzer rahim kasılmaları, doğum dalgaları yaşanabilir. Latent fazda rahim ağzı yani serviks yumuşar ve açılmaya başlar. Serviks burnunuzun ucu kadar sertken, dudak kadar yumuşak bir kıvama gelir. Aslında bedeninizde acayip değişimler olur ama siz henüz bunları yoğun bir şekilde hissetmezsiniz.
Son haftalarda doktorunuz muayene sırasında serviksinizin 3 cm açılmış olduğunu, aktif doğumun başlaması için strese girmeden beklemenizi ve normal hayatınıza devam etmenizi önererek sizi evinize gönderir. Yani umarım böyle olur… Her şey yolundadır. Kitap bilgisi olarak latent faz serviksin 0-4 cm açıklığına denk gelir ama bazı kadınlarda aktif doğumu hissetmek 3-4 cm de ve bazılarındaysa 6-8 cm de olabilir. Basitçe şöyle anlatabilirim; bazı anne adayları hastaneye gidecek yoğunlukta sancı hissettiklerinde serviks 3 cm açıktır ve bazıları 8cm. Latent fazın bitişinin matematiği yoktur sadece kadın bedeni üzerinde hisleri vardır.
Doğumun bu gizli aşaması birkaç gün sürebilir. Girdiğim bir doğumda anne adayı her gece hafif sancılarla ha doğurdum ha doğuracağım diye ayaklanıyor, birkaç saat sonra uykuya dalıp sabah hiçbir şey olmamış gibi uyanıyordu. Böylece 3 gece, 4 gün geçti ve doğum 4. günün gecesinde hiçbir medikal müdahale olmadan gerçekleşti.
Doğum sabır işidir
Doğum sürecinin ilerleyişi her saat başı serviksin bir cm açıklığa ulaşması gibi açıklansa da çoğu zaman hiçte böyle olmadığına şahit oluyorum. Anne adayının ruhsal durumunun bu sürecin ilerleyişi üzerinde büyük etkisi var. Latent fazda da doğumun başlaması için heveslenmek ve sabırsız olmak çok doğal. Bununla beraber sürece pozitif bir katkımız olsun istiyorsak her şeyi oluruna bırakmalıyız. Zaten doktorunuz ya da ebeniz doğumun gizli aşamasında olduğunuzun farkında olarak, sizin ve bebeğinizin sağlık durumunu kontrol ettikten sonra sizi evinize yolladıysa normal hayatınıza devam edin, gezin, arkadaşlarınızla yemeğe çıkın, yürüyüş yapın, egzersizinize devam edin, sinemaya gidin, eşinizle romantik bir gece geçirin, biraz heyecanlı bir sürece girseniz dahi aşırı stresten, uykusuz gecelerden, daha doğurmadın mı telefonlarından, her an sancım gelecek kafasıyla kendini eve kapamalardan uzak durun.
Latent fazda sancılardan önce suyunuz gelirse nasıl bir yol çizeceğinizi gebeliğinizde doktorunuzla konuşmalısınız. Doktorunuz suyunuz gelerek doğumunuz başladığında normal hayata devam etmek yerine hastaneye yatış yapmanızı önerebilir. Su gelmesi dışındaki tüm doğumun başlama işaretleri sırasında yapmanız gereken sancılar sıklaşıncaya kadar normal hayatınıza devam etmektir.
Geçen hafta düzenlediğim doğumda ağrıyla baş etme atölyesinde bir anne adayı büyük anneannesinin 11 çocuk doğurduğundan, hepsini de evde ebe desteğiyle dünyaya getirdiğinden bahsetti. Sonra konu doğumun gizli aşamasın gelince acaba büyük anneanne bu aşamada ne yapıyordu diye düşündük ve tabi ki onun için diğer çocuklarıyla uğraşmak ve ev işlerinden daha önemli bir iş bulamadık.
Oyalanacak birşeyler bul
Bebeğinin doğmaya hazır olduğu tarih gelene kadar kendinize oyalanacak birşeyler bulun. Evde oturup haydi doğum başlasın diye beklemek, strese girmek doğumun başlamasını geciktirebilir. Çalışıyorsanız ve sağlıklıysanız mümkün olan son ana kadar işinize devam edin. Ev hanımıysanız kendinize hobiler bulun. Spora gidin, açık havada yürüyüş yapın. Mesela şimdiden bebeğinize yedirebileceğiniz şekersiz ama tatlı tarifler, sağlıklı yemek ve atıştırmalıklar yapmayı öğrenmeye başlayabilirsiniz. Son trimesterde oturup kalmayın. Aktif olun. Egzersiz yapın. Kendinize vakit ayırın. Bedeninize iyi bakın. Sıradan gibi görülen banyo yapmayı bile bir farkındalık çalışmasına dönüştürebilirsiniz. Bedeninin farkında olan, merkezinde ve nefesinde olan bir anne adayı sakindir, sabırlıdır. Sadece doğum için değil hayatın içindeki çoğu olay için bu kurallar geçerli değil mi? İnsan olarak sabırlı olmayı, olaylara merkezimizde ve farkında olarak yaklaşmayı öğrenebilsek ne güzel olmaz mı ama?"