- 6 Aralık 2007
- 4.203
- 1
Flash Forward (ABC):
İşte Lost bitince yerini dolduracağını ve önümüzdeki yılların en iyi dizilerinden biri olacağını düşündüğüm yapım, Flash Forward. Bilinmeyen bir nedenden ötürü yaklaşık 2.5 dakika dünyadaki herkes kendinden geçer ve 6 ay sonraki geleceğinden bir sahne görür. Daha sonra klasik kaderi değiştirebilirmiyiz sorusu karakterlerimizin beynini tırmalar. Ana konusu bunun üzerine kurulu olan aynı isimli Robert J. Sawyer romanından uyarlanan yapım bölümler ilerledikçe bir çok gizemin ortaya çıkacağından emin olduğumuz bir yapıya sahip.
Gelelim müthiş ötesi kadroya. Öncelikle dizinin yaratıcısı ve pilot bölümünün yazarı David S. Goyer ‘e değinecek olursak kendisi The Crow 2, Dark City, Blade serisi, Batman Begins, Jumper ve Unborn ‘ı yazan ayrıca Christopher Nolan ‘ın senaryolaştırdığı The Dark Knight ‘ın ana hikayesinin yazarı kişi. X-Men Origins:Magneto ve Flash ‘ın yönetmenliğini yapacak olduğunu da belirtelim. Saygı duyulucak bir kişi olduğu açıkça ortada. Sakin olmanızı panik yapmamanızı önererek oyuncu kadrosuna değinmek isityorum; Usta aktör Joseph Fiennes, Lost’ da hepimizin abisi harika karakter Desmond ‘ın biricik aşkı Penelope rolünde döktüren Sonya Walger, yine Lost’da bizi yasa boğan Charlie rolünde izlediğimiz Dominic Monaghan, Cuopling ‘in süper komik karakteri Steve rolünde bizi güldürmekten öteye götüren aksanını yediğimiz harika aktör Jack Davenport, S1mone rolünde nerdeyse gerçekten cgi olduğuna inandığımız güzeller güzeli Rachel Roberts, yeni nesil Star Trek ’teki Sulu rolü ve Harold&Kumar serisi ile geç kalmış bir üne kavuşan John Cho ve Supernaturel ’in Ruby ’si Genevieve Cortese… Diyecek bir şey bulamıyorum bu kadroya açıkçası.
Kendi adıma yeni sezonda en çok merakla beklediğim ve iyi olucağına nerdeyse emin olduğum dizi Flash Forward başarılı reklam çalışmaları sebebiyle daha şimdiden gizemini merak ettirmeye başlamış durumda. Muhakkak takipte olun.
The Pasific (HBO):
Steven Spielberg ve Tom Hanks ‘in prodüktörlüğünde Band of Brothers ’ı yapan ekip tarafından yaklaşık 200 – 250 milyon dolar bütçe ile çekilen The Pacific, 2010 yılında çok özel kanal HBO ekranlarında gösterilecek olan çok büyük heyecanla beklediğimiz 10 bölümlük yeni 2. Dünya Savaşı mini serisi.
2004’ten beri çekilmesi gündemde olan en sonunda bu yıl çekimleri biten bu büyük yapım adından da anlaşılacağı üzere 2. Dünya Savaşı esnasında Pacific cephesinde savaşan askerleri anlatacak. Yani Pearl Harbor ile başlayıp ihtimalen Hiroshima ile yani atom bombasıyla sona erecek olan savaş dramı mini seri şimdiden tv tarihine geçicek gibi görünmekte. Şu an için bir kaç ay daha beklemekten başka yapabilecek bir şeyimiz yok.
V (ABC):
1984 yılının kült olmuş showu ve ülkemizde de doksanlarda gösterilmiş olan Visitors ‘un yeniden TV dünyasına dönüşü bu senenin en büyük dizilerinden biri olacakmış izlenimi veriyor. Gelmiş geçmiş en iyi bilim kurgular arasında olan The 4400’ün yaratıcısı Scott Peters ‘ın başı çektiği ekip eski dizinin havasını günümüze uyarlayabilecek gibi görünüyor. Hepsinden önemlisi sürpriz oyuncu kadrosu oldukça çekici gelmekte. Lost ‘da Juliet rolüyle beğendiğimiz Elizabeth Mitchell başrolde. The 4400’ün Tom Baldwin ‘i Joel Gretsch dizinin bir diğer bombası. Firefly’dan hatırlayacağımız güzeller güzeli Moreno Baccarin de bir diğer sürpriz.
Tanıtım görüntülerinden görebildiğimiz kadarıyla kadro ve prodüksiyon oldukça büyük. Eldeki konu zaten müthiş. Yılın tv olaylarından biri olması muhtemel. Merakla bekliyoruz.
Caprica (Scyf):
Kült dizi Battlestar Galactica ‘nın Spin-offu niteliğindeki Caprica isimli dizi aynı isimli koloniyi ve henüz yeni biten Battlestar Galactica dizisinden 50 yıl önce gerçekleşen olayları anlatacak bizlere. Yarıtıcı kişi yine aşmış insan Ronald D. Moore. Kendisi Carnivale, Roswell, bir çok Star Trek serisi ve Battlestar Galactica 2003’ün yaratıcısı ve yazarı. 90 dakikalık pilot bölümü Nisan ayında yayınlandı. Kaçıran BG hayranlarının bir an önce edinip izlemesi gerkeiyor diyebilirim. Adama sülalesinin geçmişi ve ilk Cylon ’un yaratılışı gibi fanlar için heyecan verici konulara değinecek olan dizimizin yeni sezonda 18 bölüm daha gösterilecek olması şu an için garanti.
Dizinin 2003 yılında başlayan ve geçtiğimiz sezon biten Battlestar Galactica ‘ya nazaran biraz daha dramatik bir anlatım kullanıcağı konuşulmakta. Bu da fanlar için hiç bir problem teşkil etmeyecektir ama bir bilim kurgu’dan bol efekt ve action bekleyenleri belki memnun etmeyebilir. Scyf ‘nin kısıtlı bütçesi zaten çok büyük bir prodüksiyona izin vermez. Ama BG: Caprica ‘nın televizyon ekranında sadece fanlarıyla bile ayakta kalabilecek reytingi rahatlıkla yakalayacaktır diye düşünmekteyim.
100 Questions (NBC):
Buyrun yeni How I Met Your Mother ‘a. NBC ‘nin bu tür sitcomlara yeni bir soluk getireceği dizisi 2009 – 2010 sezonunun iyilerinden biri olmaya aday gibi gözükmekte. Charlotte Payne hayatı boyunca doğru erkeği aramakta olan bir kişidir. Bir çöpçatan firmasına başvurur ve kendisine 100 soruluk bir test verilir. Tahmin ettiğiniz üzere her soru hayatına giren bir erkeği hatırlamasını sağlar ve her bölümde o erkek ile başından geçenler anlatılır.
Henüz ilk showunu yazan dizinin yaratıcısı Chris Moynihan başroldeki oyuncuları fazla tanınmamış yüzlerden seçmiş gibi görünmekte. Eğer performanslar iyi olursa oldukça yerinde bir seçim olacaktır bu. Tanıtım videosunu izlemenizi önerdiğim 100 Questions keyifle izleyebileceğimiz dizilerden biri olacak, bundan eminim.
The Vampire Diaries (The CW):
Anlamsız vampir-teenage karışımı çılgınlık derecesinde başta ABD olmak üzere bütün dünyada yayılmaya hızla devam ediyor. Twilight benzeri dört kitaplık bir seri olan The Vampire Diaries geçen yıl reytinglerde yüzü gülen True Blood’ın ardından TV ekranlarının yeni vampirli aşklı meşkli teenage dizisi olacağa benziyor. İlkbahar’dan beri tanıtımı durmaksızın yapılan dizi 2009 – 2010 sezonunda yine hiç beğenmediğim ve altta bir yerlerde ufak bir tanıtımını yaptığım aynı tarzda olan yeni dizi The Beautiful Life ile birlikte en çok izlenenler arasına girmesi garanti gibi.
Ufak bir kasabada hayatına devam eden 2 vampir kardeşin bir bayan yüzünden aralarında gerçekleşen husumeti ve kızcağızın gel gitlerini anlatacak olan dizi hem bu teenagelere hitap eden dramatik yapısı hem de Lost’tan tanıdığımız yakışıklı aktör Ian Somerhalder ‘ın varlığı ile reytingleri garantilemiş durumda. Benim için çekilebilecek tek vampirli şey mizahı sebebiyle Buffy’dir. Bu diziyi izlemeyeceğime eminim izleyene de mani olmam, söz.
The Beautiful Life (The CW):
Ashton Kutcher ‘ın yapımcılığını üstlendiği bu dedikodulu, entrikalı ve ihtimalen güzel kızlar ve çocukları barındıracak olan yeni dram The Beautiful Life, New York’ta yaşayan bir kaç modelin etrafında gelişen olayları anlatacak. The O.C. ‘den hatırlayacağımız fıstık Mischa Barton başrolde. Dizi benim beğenmediğim bir yapıda ama 2009-2010 sezonun en büyük popüler kültür mezelerinden biri olacağı kesin gibi.
Cougar Town (ABC):
ABC bu sene gerçekten sitcomlar konusunda bomba gibi geliyor diyebiliriz. Scrubs ‘ın yaratıcısı Bill Lawrence’ ‘ın yeni dizisi Cougar Town Courtney Cox ve Christa Miller ‘lı kadrosu ile şimdiden merak edilmeye başlanan bir yapım. 40’ına merdiven dayamış 2 bayanın genç erkekler peşinde koşması olarak kabaca belirtebileceğimiz bir konuya sahip dizi. Pek tabiki bu yengelerimizin Bill Lawrance sayesinde komik olmama ihtimali olmayan maceralarını biz de merak içinde beklemekteyiz.
Warehouse 13 (Syfy) :
Bir de bu yaz sezonunda başlamış olan ve önerebileceğim bir diziyi paylaşmak istedim.İsmi değişip Syfy olan Sci-Fi Tv ‘de bu yaz yayına başlayan Warehouse 13’ün henüz bir tek pilot bölümü yayınlanmış durumda. ABD başkanını kurtardıktan sonra Warehouse 13 isimli bölüme terfi edilen iki FBI ajanının maceralarını anlatan bir bilim kurgu dizisi. Warehouse 13 isimli depoda doğa üstü güçlere sahip olan eşyalar bulunmaktadır. Evet tıpkı Indiana Jones’daki efsane ambar gibi. Bu tür eşyaların bazısı kayıptır ya da henüz bulunmamıştır. İki ajanımızın görevi eşyaları bulup depoya getirmek ve depoyu korumaktır. İlgi çekici bir dizi. Pilot bölümü de hiç fena değildi. Öneriyorum. Bu yaz izleyecek bir şeyler bulamayan bilim-kurgu hayranlarındansanız yer yer X-Files ‘ı andıran bu mini yaz dizisini izleyebilirsiniz.