- 27 Mart 2008
- 2.523
- 8
20 Ekim "Gençliğe Hitabe Günü" Olarak Kutlanacak.
Atatürkçü Düşünce Derneği Atatürk'ün Büyük Nutuk'u Okumayı Bitirdiği 20 Ekim'in 'Gençliğe Hitabe Günü' Olarak Kutlanmasını Kararlaştırdı.
Atatürk, 15 Ekim 1927 günü okumaya başladığı Söylev’ini 20 Ekim günü "Gençliğe Hitabe" ile sonlandırmıştı.
“GENÇLıĞE HıTABE” ATATÜRK’ÜN VASıYETıDıR!
__________________
[
Atatürkçü Düşünce Derneği Atatürk'ün Büyük Nutuk'u Okumayı Bitirdiği 20 Ekim'in 'Gençliğe Hitabe Günü' Olarak Kutlanmasını Kararlaştırdı.
Atatürk, 15 Ekim 1927 günü okumaya başladığı Söylev’ini 20 Ekim günü "Gençliğe Hitabe" ile sonlandırmıştı.
“GENÇLıĞE HıTABE” ATATÜRK’ÜN VASıYETıDıR!
__________________
[
-SıYASET, HıTABET VE EDEBıYATIN ZıRVESıNDEKı METıN ...-
Birçok tarihçi ve edebiyat uzmanı tarafından, sadece içeriği ve siyasal-tarihsel önemi değil, edebi değeri ve hitabet sanatı içindeki yeri itibarıyla da bir "şaheser" olarak tanımlanan Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi şöyle:
"Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyet'ini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.
Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.
ıstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır.
Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!
Bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
ıstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler.
Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! ışte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!"
Birçok tarihçi ve edebiyat uzmanı tarafından, sadece içeriği ve siyasal-tarihsel önemi değil, edebi değeri ve hitabet sanatı içindeki yeri itibarıyla da bir "şaheser" olarak tanımlanan Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi şöyle:
"Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyet'ini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.
Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.
ıstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır.
Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!
Bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
ıstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler.
Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! ışte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!"