10 Saatlik Akil İnsanlar Toplantısı

Chess

Nirvana
Kayıtlı Üye
14 Ağustos 2009
53.296
42.836
10 Saatlik Akil İnsanlar Toplantısı

5444186f9c0c923a2d2df7da.jpg

Başbakan Davutoğlu, Akil İnsanlar Heyeti ve ilgili bakanların katılımıyla Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisi'nde gerçekleşen görüşme 10 saat 15 dakika saat sürdü.
Başbakan Ahmet Davutoğlu ve ilgili bakanların Akil İnsanlar Heyeti üyeleriyle yaptığı toplantı sona erdi.

Dolmabahçe Başbakanlık Çalışma Ofisi'ndeki toplantı, Başbakan Davutoğlu'nun konuşmasıyla başladı. Çözüm süreci kapsamında önemli rol oynayan Akil İnsanlar Heyeti üyelerinin süreçte gelinen noktayı değerlendirdiği toplantı, 10 saat 15 dakika sürdü.

Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Bölgesi Grubu Üyesi Celalettin Can, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Akil İnsanlar Heyeti ile yaptığı görüşmeye ilişkin, heyetin Öcalan'ın mesajlarını aracılar üzerinden değil doğrudan doğruya Türkiye toplumuna ve kamuoyuna hiçbir süzgeçten geçirilmeden ifade etmesi noktasında mutabık kaldığını anlattı.

Can, şöyle devam etti:

"Benim görebildiğim kadarıyla hükümet yetkilileri de başta sayın Başbakan olmak üzere, dinlerken tepkiyle karşılanmadı. Hükümet bunu ne kadar yerine getirir... Ama olumlu karşılanıyor bu görüş. Doğrudan doğruya Öcalan'la muhatap olma ve Öcalan'ın Türkiye kamuoyuyla muhatap olması."

Celalettin Can, Akil İnsanlar Heyeti arasından 10 kişilik grubun oluşturulması, hükümetle Öcalan arasında görüşmeyi sağlaması yönündeki söylemler için ise "10 kişilik veya başka bir grubun görüşünden öte, akillerin genel ortak eğilimi bu. İstisnalar vardır ama genel eğilim bu. Hükümet bunu dinledi, tepkiyle karşılamadı. Sanırım bugün veya başka bir zaman sayın Başbakan veya hükümet yetkilileri, bu konuda bir açıklama yapar" ifadelerini kullandı.

"Müslim, Türkiye toplumu için risk olmadıklarını iletti"
Kobani'yle (Ayn el Arap) ilgili konuşulan bir başlık olup olmadığı konusunda ise Can, "Sabah toplantıya giderken, Kobani Kantonu Başkanı Enver Müslim'le konuşarak gittim. Telefonla onun söylediklerini not aldım. Kobani direnişçileri, hükümetten silah istemiyor, insani bir koridor açılmasını istiyorlar. Buradan yiyecek içecek daha değişik araçların girmesi konusunda görüş vardı. Doğrudan doğruya silah istemiyorlar. Ayrıca sınır kapılarında bazı askerlerin ve Mardin valisinin engel olduğunu ve yaralıları içeri sokmak istemediğini, hatta bazı yaralıların da vefat ettiğini, heyetleri kabul etmediğini de bildirdi" diye konuştu.

Müslim'in Türkiye toplumu için risk olmadıklarını ilettiğini aktaran Can, bu görüşleri bir sayfa halinde Başbakan Davutoğlu'na sunduğunu bildirdi. Celalettin Can, Başbakan'ın Kobani ve İmralı konusunda olumsuz bir tepki vermediğini söyleyerek, hükümetin bu konudaki görüşlerini daha sonra açıklayabileceğini dile getirdi.

"Olaylar HDP'nin çağrısından önce başladı"
Can, Başbakan Davutoğlu'nun ve yanındaki yetkililerin talepleri dinlediğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"HDP'nin şu son olaylardaki rolü biraz abartıldı. HDP 'sokağa çıkın' demeden önce olaylar zaten başlamıştı. Dolayısıyla Demirtaş'ın sözlerini abartıp, her şeyin HDP'nin üzerine yıkılmaması gerektiğini söyledik. Kobani konusunda Türkiye halkı duyarlı ve Kobani konusunda daha başka bir siyaset izlemek gerekir. Kışkırtıcı ve tahrik edici dilden kaçınmak gerekir. Bunu yaparken de olan olaylar, ölümler, cam kırmalar çeşitli davranışlar da akiller tarafından eleştirildi."

"Umudum arttı"
Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğu Ergil ise basın mensuplarına yaptığı açıklamada, çözüm sürecine bir yapı kazandırmanın büyük önem taşıdığını dile getirdi.

Sürecin sadece "devlet memurlarıyla Abdullah Öcalan arasında görüşme" biçiminde sürdürülmesinden ziyade başı, sonu, yöntemleri ve sonunda da nasıl bir Türkiye manzarasına sahip olacağının belirlenip çerçevesinin çizilmesi gerektiğini kaydeden Ergil, şöyle devam etti:

"Birbirine sürten iki sert zemin, yani Türk Silahlı Kuvvetleriyle Kürt silahlı kuvvetleri veya siyasi bir örgüt olan devletle, Kürt siyasetinin temsilcileri şu anda birbirlerine çok güveniyor gözükmemektedirler. O yüzden bu güven ortamının sağlanması, iki sert zeminin birbirine sürterek yıpratmaması için, aranın açılması ve bu açılan araya da sivil inisiyatifin girmesi, böylece şiddetin, öfkenin sesiyle değil aklın sesiyle, itidalin sesiyle bir gelecek oluşturmak ihtiyacı dile getirildi. Şimdi burada çeşitli aktörler var. Şimdi, en önce resmi muhatap var, devlet; siyasi muhatap var; PKK ve çevresi, sosyolojik muhataplar toplumun kendisi ve dış muhatap var, yani bölgede yeri olan ve çıkarı olan diğer devletler. Bu sürecin bir yerel, bir milli proje olduğunu söylüyoruz, böyle olmasından haz duyacağız, bu bizim sorunumuz, biz çözelim beklentisi var ama artık yerellikten çıktı sorun, uluslararasılaştı, o yüzden çok katmanlı bir strateji, bir yaklaşım gerekli."

Akil İnsanlar Heyeti'nin yanı sıra sivil toplum ve kanaat önderleri ile bir araya gelerek komisyonlar kurulması yönünde bir arzunun oluştuğunu ifade eden Ergil, bu konuda hükümetin de istekli olduğunu aktardı. "Yeni komisyonlar mı kurulacak?" şeklindeki soruya Ergil, "Büyük bir ihtimalle böyle olacaktır. Böyle olmasını da biz önerdik ama hükümette de bu niyeti gördük. Yoksa böyle bir niyet olmasa kendi kendimize gelin güvey olacaktık. O yüzden artık bu iş biraz keyfi, sadece işte resmi şahsiyetlerle Öcalan ve yakın çevresi üzerinden süren değil, onların da merkezinde bulunduğu daha geniş çaplı bir mutabakat arayan süreç başlayacağına inanıyoruz. Böyle olmasını da arzu ediyoruz" yanıtını verdi.

"Elimizi taşın altına koyacağımız taahhüdünü verdik"
Kayınvalidesinin Akil İnsanlar Heyeti'nde görev aldığı için kendisine "vatana ihanet etmiş" muamelesi yaptığını ve ailesi içinde müthiş bir gerilimin oluştuğundan söz eden Ergil, bu konuda kayınvalidesi ile hayranı olduğu Kadir İnanır'ı telefonda görüştürdüğünü belirterek, "Aileler içinde bile kutuplaşmanın oluştuğu bir toplumda olumsuz enerjinin boşaltılması lazım. Bu yolda bize düşen neyse ama Akil İnsanlar Heyeti adı altında değil yeni görev tanımlarıyla oluşturulacak sivil toplum kuruluşlarında yer almaya hazır olduğumuzu söyledik. Hükümet de bu konuda istekli" dedi.

"Muhalefetin 'Artık süreç, oyalama olarak devam etmesin'... Baskın Oran'ın da heyetten ayrılma gerekçesinden bir tanesi buydu. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?" şeklindeki soru üzerine Ergil, "Ben bu konuda bir güvence veremem. Çünkü bu güvencenin önce bize ve topluma verilmesi lazım. Fakat bu niyetin olduğunu gördüm. Diyeceksiniz ki hep bir çözüm süreci isteği vardı niyet olarak ama bir türlü sürece dönüşemedi, yapı kazanamadı. Bu sefer yapı kazanacağına ilişkin eğilimin güçlendiğini gördüm. Bu konuda bizim de taşın altına elimizi koyacağımız taahhüdünü verdik" diye konuştu.

Ergil, toplantıya Başbakan Davutoğlu'nun yanı sıra çok sayıda bakanın katıldığını, pratiğe yönelik önerilerin de dile getirildiğini anlatarak, "Bu kadar nitelikli bir toplantıya ilk defa şahit oluyorum. 'Akil İnsanlar' denilen heyetin de şimdiye kadarki çalışmalarında ve öğrendiklerinde çok ciddi bir tecrübe kazandıklarını, doğruyla yanlışı, duygusalla akli olanı ayırabilecekleri olgunluğa geldiğini gördüm ve umudum arttı" değerlendirmesinde bulundu.

"Hükümet kamu düzeninin sağlanmasını istiyor"
Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu Başkanı Can Paker ise de tüm katılanların yeni deneyimlerini aktarma fırsatı bulduğunu belirterek, toplantının uzun sürmesinin kendisi için sürpriz olmadığın ifade etti.

Toplantının en yararlı kısmının açık şekilde konuşulması olduğunu söyleyen Paker, "Tabii ki Akil İnsanlar arasında da hepsi aynı fikirde değil. Çok çeşitli karşılıklı fikirler ifade edildi. Tek önemli bir şey var, herkes sürecin başarılı olmasını istiyor ve çözüm sürecinin sonuna gelinmesini istiyor" diye konuştu.

"Toplantıda, Akil İnsanların 'Abdullah Öcalan ile doğrudan görüşme kanallarının açık tutulması' yönünde görüş bildirdiği, Başbakan Davutoğlu'nun ise 'kamu düzeni' vurgusu yaptığı aktarıldı. Siz neler söylersiniz?" şeklindeki soruyu, Paker, "Biz bundan önce de toplantı yapmıştık. Bunu da basın bildirisiyle herkese yaydık. Bundan sonra da o şekilde toplantıları yapacağız. Sadece Akil İnsanlar ile sınırlı değil, bir sivil inisiyatif olacağı için herkesin gelmesini bekleyeceğiz. Oradaki düşüncemiz bizim bütün siyasi aktörlerle, tabii ki Abdullah Öcalan ile de konuşmaktı ama Başbakan'ın daha doğrusu hükümetin görüşü önce kamu düzeninin sağlanması ondan sonra onu 'üçüncü göz' olarak ifade ediyorlar, ondan sonra 'üçüncü göz yapısı olabilir' deniyor. Şu anda bizden bekledikleri, bireysel olarak gerekse ortak olarak objektif fikirlerinizi kamuoyuyla paylaşmak" diye cevapladı.

"Çatışma varken barış görüşmesi çok kolay değil"
"Akil İnsanlar'ın çalışma tarzında değişiklikler olacak mı?" şeklindeki soru üzerine Paker, "Bunlar tartışıldı ama şu anda hükümet, anladığım kadarıyla, bu konuda hiçbir adım atmayacak, kamu düzeni sağlanıncaya kadar" dedi.

"Önümüzdeki dönemde toplantı olacak mı?" şeklindeki soruya ise Paker, "Böyle bir olasılıktan sayın Başbakan bahsetti ama öyle hemen yakın tarihte değil. Hükümet önce saldırıların önlenmesi, kamu düzeninin sağlanmasını istiyor. Bu da doğal bir şey, çatışma varken barış görüşmesi çok kolay değil. 'Akil İnsanlar' esasında görevi bitirmiş bir şey. Biz sadece bu görevi yapmaktan dolayı tecrübe kazanmış insanlarız. Dolayısıyla bir 'Akil İnsanlar' statüsü diye bir şey yok ama ilk girişimi biz eski Akil İnsan arkadaşlarımızla yaptık çünkü tanıyorduk onları ama bu toplumun sürece katılması meselesi Akil İnsanlar ile sınırlı kalamaz" şeklinde yanıt verdi.

Dilipak rahatsızlandı
Bu arada, Akil İnsanlar Heyeti'nde bulunan gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak, rahatsızlığı sebebiyle ambulansla hastaneye kaldırıldı. Dilipak, yapılan kontrolün ardından yeniden Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisi'ne getirildi.

Toplantıya katılanlar
Toplantıya, Başbakan Yardımcıları Yalçın Akdoğan ve Bülent Arınç, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Beşir Atalay, Öznur Çalık ve Mahir Ünal ile Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu katıldı.

Akil İnsanlar Heyeti'nden ise Rifat Hisarcıklıoğlu, Kadir İnanır, Tarık Çelenk, Nihal Bengisu Karaca, Şükrü Karatepe, Muhsin Kızılkaya, Öztürk Türkdoğan, Hüseyin Yayman, Nafiz Can Paker, Sibel Eraslan, Ayhan Oğan, Mahmut Arslan, Abdurrahman Dilipak, İzzettin Doğan, Abdurrahman Kurt, Zübeyde Teker, Mehmet Uçum, Tarhan Erdem, Avni Özgürel, Fadime Özkan, Fuat Keyman, Hasan Karakaya, Fehmi Koru, Yılmaz Ensaroğlu, Kezban Hatemi, Mehmet Emin Ekmen, Fazıl Hüsnü Erdem, Etyen Mahçupyan, Ahmet Faruk Ünsal, Lami Özgen, Ahmet Taşgetiren, Beril Dedeoğlu, Celalettin Can, Vahap Coşkun, Doğu Ergil, Erol Göka, Mustafa Kumlu, Hilal Kaplan, Yusuf Şevki Hakyemez, Vedat Bilgin, Fatma Benli, Bendevi Palandöken, Oral Çalışlar, Ahmet Gündoğdu, Yıldıray Oğur, Deniz Ülke Arıboğan, Mithat Sancar, Levent Korkut, Mustafa Armağan, Ali Bayramoğlu, Hayrettin Karaman ve Hülya Koçyiğit toplantıda yer aldı.

AA
 
X