Son kullanma tarihi geçmiş, bayatlamış bir tarayıcı kullanıyorsanız. Mercedes kullanmak yerine tosbaya binmek gibi... Websiteleri düzgün görüntüleyemiyorsanız eh, bi zahmet tarayıcınızı güncelleyiniz. Modern Web standartlarını karşılayan bir tarayıcı alternatifine göz atın.
Bir yörük düğününde yeniden karar veriyorum biraz daha buraya ait olduğuma… Taaa uzaklardan sürükleyen ne idi? ''Yaşam boyunca biriktirdiklerimi geride bıraktıracak kadar güçlü müydü?'' diye düşünmeden edemeden… Kuzey ege ! Sihirli bir şifre gibi düşüverirdi hep aklıma; oradan kalbime geçer bir heyecan yaratır ve mideme indiğinde kelebekleri uçururdu yeniden…
Yapabilir miydik? Henüz iki kişiydik, insan isterse neler yapmazdı ve gençtik üstelik. Ve şehir çok kalabalık, insanlar çok acımasız, kazancımız şehre yetişmeyen ve renkler çok soluk. Nihayetinde yapmalıydık. Sonra üçe varınca sayımız , yıllarca gelmesi için uğraştığımız,onca tüp bebek tedavisinden sonra, biz bir parkta yatıp kalkarken “ağaçlar uğruna, geleceğimiz ne olacak kafasıyla” o düşüverdi rahmime ; Mira’m... Artık kaçmak,uzaklaşmak,hayallere kavuşmak için daha güçlü bir sebebimiz vardı. Bebeğimiz…
Bütün imrendiğimiz hikayelere bakalım, hepsinde biraz aidiyet duygusu toprağa karşı, bir tutam öfke kapitalizme karşı , en önemlisi kurulan hayaller vardır, yaşanan gerçekliğe karşı. Bizler salt güven duygusuyla, beklentisiz sevgi duyarak, şehirden kaçabilenlerle ve köylüyle yeniden haşır neşir olabilmeyi ve de toprağa ektiğimizin meyvesini yiyebilmeyi diledik.
Asos Sivrice Koyu’na taşınmamız paldır küldür oldu diyebilirim. Kararımızın arkasında durarak hemen istifa ettik (ki ben bütün gençliğimi vermiştim bir genç kız edasıyla yaptığım işe,şimdilerde eski sevgiliye duyulan hisler gibi) Evi nasıl topladığımızı bilmiyorum, on gün içinde kamyon kapıya dayandı aldı getirdi bizi özlediğimiz diyarlara… İlk önce kiraladığımız konukevi ve restaurantı faaliyete geçecek kıvama getirmeliydik. Şimdilerde adını “Ma’i Sivrice” olarak değiştirme çalışmalarına başladığımız ErenKonukevi…
Aldığımız bazı kararların iyi veya kötü olduğu sonucunun, yaşam boyunca değişiyor olması ne garip! İşlettiğimiz yerin adını değiştirmeden işe koyulmamız ve şimdilerde değiştirmek durumunda kalmamız gibi...Nihayetinde olmak istediğimiz yerde , yapabileceğimize inandığımız bir iş ile çıktık yola...Nasıl olsa ''Kervan yolda düzülür!'' idi. Bana katıldığım bir kişisel gelişim serüveni henüz yeni öğretmişti üstelik “Evren hareketi alkışlar, düşünceyi değil” Bu nedenle harekete geçmek varmak demekti neredeyse. Gerçekten öyle miydi? yi de bir şekilde öğrenecektik.
Çok çalıştık; gece gündüz demeden , sıcak soğuk demeden , aç yorgun uykusuz diyemeden çok çalıştık. İddialı değil belki , elimizden gelenin en iyisiyle çalıştık. Sadece işletme için değil, burada varolabilmek için çalıştık. Yaptık ama , her anlamda yerleştik. Yaşadığımız bu yere Sivrice’ye yıllaaarrr önce, 20-25 yıl öncelerden bile gelenler var. Bizden çok daha fazla seven, ait hisseden , hatta bıkarak buradan taşınanlar bile var. Kuzey ege,bakir topraklar,temiz deniz,kıran köyleri,yörükler...çok şey ifade ediyor şimdi bize. Daha geldiğimiz ilk sene hayatın bizleri umduğumuz gibi kucaklamadığını, ancak daha farklı sürprizlere gebe olduğunu anladık. Kısa sürede bile bile lades denilecek şekilde dolandırıldık, güvendiğimiz dağlara kar yağdı ve hatta şahsen ben en büyük korkuma karşı büyük bir sınava tutuldum, hiç olmaz sandığım bu coğrafyada. Ama bunlarla beraber birde bebeğimizin olacağını öğrendik, yeniden!!! Kendiliğinden , bile isteye bize gelmeyi seçen bir melek daha....
Parıltısından gözlerimi kamaştıran bir denize karşı yazıyorum şu anda, sevgilim küçük kızımla denize giriyor. Rüzgar hafiften uğulduyor işlettiğimiz restaurantın terasında kahvemi yudumlarken ben ; sanki sayfalarca yazabilir ve anlatabilirmişim gibi…
Erenkonukevi...nasıl da anlamlar taşıyacak hayat boyu ben ve ailem için. Adını Ma’i Sivrice olarak değiştiriyor olmamız onunla yola çıkmış olmamızı değiştirmeyecek. Bizi doğduğumuz, bildiğimiz ve olduğumuz yerlerden buraya taşıyacak ruhu üfleyen kalbimize… Sivrice’de yaşıyor olmamız burada öleceğimiz anlamını taşımıyor belki de (zaten yer ve mekanlara aidiyet duygumuzu yitirdik büyük şehirden kaçarken) ama ben Lodos ve Poyrazı burada öğrendim. Ektiğim sebzenin yetiştiğini burada izledim.
Çocuklarım; artık iki kızım oldu ve her ikisi de ilk burada yürüdüler … Sevgilimle tek omuz olduğumuzda dünya dönse tersine güçlü duracağımızdan burada bir kez daha emin oldum. Aylarca belki de 4-5 saatlik bir uykuyla (ve emzirdiğim için o da bölünerek) yaklaşık 20 dk bile yerime oturmadan çalışabilecek fiziki güce sahip olduğumu burada bildim. Geceleri her şey bittiğinde, Eren Restaurantı kapatıp Konukevine çıkarken arabadan çıkartıp başımı gökyüzüne çevirdiğimde hala gözlerim yaşarıyor. Dünya, sen ne kadar güzel bir yermişsin aslında! Dolunay, yeni ay, batan güneş, doğan güneş; 41 yıl boyunca sanki hiç görmediğim gibi. Ya o aşık olduğum Kıran Köyleri, köy düğünleri, bütün gün kahvede oturduğunu zannettiğim erkeklerin tek hareketle senkronize harmandalına duruşları! Sonra komşu toplanmaları, yaz bitip işler durulunca Mira ile kayalarda atlaya zıplaya yaptığımız yürüyüşler. Tüm bunlardan öte ailemizin bize verdiği destek; annelerimiz ve diğer yarım ikizim, dostlarımız… Hiç bir şeyle ölçülür karşılığı yok bu yaşadıklarımızın. Burada olmak bizim tercihimiz, yıllar sonra kızlarımın belki de sorgulayacağı bir yaşam biçimi. Özellikle onlara yansıması ne olur bunu şimdiden kestirmek zor. Ama şimdilik 3,5 yaşında ağaca çıkan ,dalından meyve yiyen ,büyüklerle arkadaşlığı öğrenen, özgüveni şımarıklıkla karıştırmayan bir kızım ve onu ezberden takip eden bir bıdığım var.
Kuzey Ege rüyası bir rüya değil, bir tercih. Neyi ne ile satın alabileceğinin kararı. Toprağa ve kendine dönüş. İstersen eğer, oluru, yolu bulunan bir seçim. Kuzey ege rüyası zeytini öğrenmek, sessizliğe ve doğaya saygıyı öğrenmek, güzel ve doğal beslenmek… Şimdilerde tamamen buralara yerleşmeden deneyimlemek için, yolunu buraya düşürecekleri bekliyoruz sabırsızlıkla...Pastırma yazının, kış güneşini denize düşürmenin, kuzine sobalı konukevimiz ve şömineli restaurantımızda uzun sohbetlerin zamanı şimdi. Kim bilir belki de bu özel zamanlarda görüşebilmek dileğiyle…
Mekan zaten güzel, cennetten bir köşe gibi ama yazı o kadar samimi ve tanıdık geldi ki, ani verilen karar ve hemen toparlanan eşyalar, aidiyet duygusunu yitirme, bugün buradayız ama yarın nereye yelken açarız hissi çok tanıdık.
Ege midir bu duyguları coşturan yoksa büyükşehirde yaşamazsam olmaz prangalarından kurtulup ruhunu özgür bırakmak mı bilmiyorum.
aradığımda artılarıyla eksileriyle herşeyini söyleyen. balayında gelme buralara sıkılırsın diyen bi işletme sahibi :) daha ne olsun. buram buram sessizlik sakinlik huzur kokan samimi bir yer. nasip olursa annemleri getirmek istediğim kadın kadına takılmak istediğim gözde mekanım oldu :) :)
Denemek lazim Sanirim denizi soguk olur ama bana lazim olan seyler fazlasiyla var burda gibi duruyor Dinlenmek yemek ve sessizlik Mumkunse telefon ve internet olmayan ortam
Hep özendiğim hayat tebrikler böyle bir hayata sahip olmak için herseyı yapmışsınız bolca da haketmişsiniz okurken bile denizin kokusunu hissetmemek elde degıl çok guzel anlatmışsınız örnek çiftin kazancları bol olsun inş
Hikaye "ben emzirirken yaptım, çok da zor zamanlardı, şimdi de kadınlar kulubunden o zor zamanları yaşayan uykusuz annelerden birine küçük bir tatil armağan etmek istiyorum" ile bitseydi şık bir hareket olabilirdi.
Hikaye "ben emzirirken yaptım, çok da zor zamanlardı, şimdi de kadınlar kulubunden o zor zamanları yaşayan uykusuz annelerden birine küçük bir tatil armağan etmek istiyorum" ile bitseydi şık bir hareket olabilirdi.
Güzel bir yere benziyor. Kafa dinlemek için daha uygun sanırım. Bi saattir sivrice nerde diye arıyorum :) kimbilir belki bi gün oralara gelmek te kısmet olur.
Gectigimiz yaz tamda oradaydim. Ve inanin cok maliyetli degil sadece 2 gunkonakladik . hatta yer yoktu geri giderken aradilar biri bosaltmis geri donduk: Biz egeyi datcada bitirdik. Ordada muthis koylar var. Tavsiye ederi iki gun dinlendikten sonra 3 gunluk turun ardinda tekrar yorgunluk atin. Ama mutlaka gitmeniz gereken koylar(konaklama degil ama); palamutbuku, ova buku, murdala koyu...
Daha okurken yüreğim ısındı, o resmin içinde olmayı düşünemiyorum bile. Tebrikler, herkesin hayal edip de, aman düzenim bozulmasın korkusuyla hep hayal olarak bıraktığı bir rüyayı yaşıyorsunuz.