- 2 Mart 2007
- 1.232
- 7
Kusursuz ve büyüleyici bir dengedir insan vücudu!
Üniversitede hücrenin çalışma şekli ve denge prensibi ile başlayan tıp eğitimim boyunca hemen her yeni bilgiyi hayretle ve büyük bir hayranlıkla karşıladım. İnsan vücudunun ne kadar kusursuz ve ne kadar büyüleyici bir çalışma sistemine sahip olduğunu öğrendik yıllar içinde, aklımız erdiğince!
Biraz hayal etmeye çalışın lütfen!
Daha anne karnındayken çalışmaya başlayan, ortalama 65-70 sene boyunca hiç ama hiç dinlenmeden çalışan kalp.
Kendisine gönderdiğimiz kaynar çay, buz gibi soğuk içecekler, dayanılmaz acı baharatlar vb her türlü yiyecek ve içeceğe dirayet gösteren, tüm yediklerimizin içinden faydalı olanları alan mide.
Görsel, duysal, işitsel bütün uyarıları hafızasına alan yıllar sonra kullanan, öğrenme kapasitesi bitmeyen ve henüz çok azını kullanabildiğimiz beyin.
Sıcağa, soğuğa, kesilere, darbelere, ameliyatlara, kilo alıp vermelere dayanan ve kendini hemen yenileyen, bize yaşadığımız sürece elbise görevi yapan cilt.
Gözlerimizi korumak için var olan göz yaşı ve yabancı cisimlere karşı ilk bariyer olan kirpikler, benzer şekilde parmak uçarımızı korumak için var olan tırnaklar.
Organlarımızın hassasiyet ve önemlerine göre vücudumuzdaki yerleri. (kalbimiz bir kafes korumada, beynimiz daha sert bir kemik korumada...)
Susuzluk hissimizin hücredeki sodyum eksikliği ile başlaması.
Vücudumuzun ihtiyacı olan besinlere karşı duyduğu istek (kan şekerimiz düşer canimiz tatlı çeker, havalar sıcaktır su ihtiyacımız artmıştır hiç su sevmeyenler bile kan kana su içer) ilk aklıma gelenler.
Bu dengeler bozulduğunda yıllar içinde hastalıklar ortaya çıkıyor. Tıp doktorları olarak bizler de bu sistemin bozulan dengelerini yeniden yerine getirmeye çalışyoruz.
Ancak en önemlisi vücudumuza yaşantımızın en başından itibaren iyi bakmak, dengeleri en başından korumak, ömür boyu bu kusursuz sistemin dengelerini desteklemek olmalıdır.
İşte son bikaç senedir ülkemizde de sağlık gündemini oluşturan "Sağlıklı yaşam" fuarları, sempozyumları, yazıları, kitapları, kongreleri, dernekleri... bu bilincin hayata geçiş şekilleridir.
Umuyoruz ki bizden sonraki kuşaklar bizlerden daha sağlıklı ve uzun yaşamlara sahip olacaklar. (Genlerle oynanmadığı sürece)
Sağlıklı yaşamlar dilerim.
Tijen ACARKAN
Üniversitede hücrenin çalışma şekli ve denge prensibi ile başlayan tıp eğitimim boyunca hemen her yeni bilgiyi hayretle ve büyük bir hayranlıkla karşıladım. İnsan vücudunun ne kadar kusursuz ve ne kadar büyüleyici bir çalışma sistemine sahip olduğunu öğrendik yıllar içinde, aklımız erdiğince!
Biraz hayal etmeye çalışın lütfen!
Daha anne karnındayken çalışmaya başlayan, ortalama 65-70 sene boyunca hiç ama hiç dinlenmeden çalışan kalp.
Kendisine gönderdiğimiz kaynar çay, buz gibi soğuk içecekler, dayanılmaz acı baharatlar vb her türlü yiyecek ve içeceğe dirayet gösteren, tüm yediklerimizin içinden faydalı olanları alan mide.
Görsel, duysal, işitsel bütün uyarıları hafızasına alan yıllar sonra kullanan, öğrenme kapasitesi bitmeyen ve henüz çok azını kullanabildiğimiz beyin.
Sıcağa, soğuğa, kesilere, darbelere, ameliyatlara, kilo alıp vermelere dayanan ve kendini hemen yenileyen, bize yaşadığımız sürece elbise görevi yapan cilt.
Gözlerimizi korumak için var olan göz yaşı ve yabancı cisimlere karşı ilk bariyer olan kirpikler, benzer şekilde parmak uçarımızı korumak için var olan tırnaklar.
Organlarımızın hassasiyet ve önemlerine göre vücudumuzdaki yerleri. (kalbimiz bir kafes korumada, beynimiz daha sert bir kemik korumada...)
Susuzluk hissimizin hücredeki sodyum eksikliği ile başlaması.
Vücudumuzun ihtiyacı olan besinlere karşı duyduğu istek (kan şekerimiz düşer canimiz tatlı çeker, havalar sıcaktır su ihtiyacımız artmıştır hiç su sevmeyenler bile kan kana su içer) ilk aklıma gelenler.
Bu dengeler bozulduğunda yıllar içinde hastalıklar ortaya çıkıyor. Tıp doktorları olarak bizler de bu sistemin bozulan dengelerini yeniden yerine getirmeye çalışyoruz.
Ancak en önemlisi vücudumuza yaşantımızın en başından itibaren iyi bakmak, dengeleri en başından korumak, ömür boyu bu kusursuz sistemin dengelerini desteklemek olmalıdır.
İşte son bikaç senedir ülkemizde de sağlık gündemini oluşturan "Sağlıklı yaşam" fuarları, sempozyumları, yazıları, kitapları, kongreleri, dernekleri... bu bilincin hayata geçiş şekilleridir.
Umuyoruz ki bizden sonraki kuşaklar bizlerden daha sağlıklı ve uzun yaşamlara sahip olacaklar. (Genlerle oynanmadığı sürece)
Sağlıklı yaşamlar dilerim.
Tijen ACARKAN
