Koray Avcı


Bu aşkın nüshası rüzgarlarda
Aslı bende kalacak
Bizi hasret saracak
Bulutlar çıldıracak
Ayrılık başımı döndürüyor
Kavuşmayı özlettin
İntiharlar kuşandım
Bu aşkı sen kirlettin
Geçtim borandan kardan
Yitirdim bahçeleri
Ellerimi tutmazsan gülüm
Yakarım geceleri
Bu aşkın nüshası rüzgarlarda
Kahrı bende kalacak
Sende ihanet gülüm
Bende matem kalacak
Bu aşkın efkarı şarkılarda
Yüzün bende solacak
Bizi zaman yenecek
Ve anılar kalacak
Geçtim borandan kardan
Yitirdim bahçeleri
Ellerimi tutmadın yar
Yatamam geceleri
 

Ağladım Göz Yaşlarım Döndü Denize
Ben Derdimi Kimseye Söyleyemedim
Kurşunlara Gelirken Arka Mahlede
Düştüm De Yerlere Bir Of Demedim
Başıma Neler Geldi Sana Diyemedim
Beni Kaçkere Dövdüler
Adını Söylemedim Of Of Of Of
Yıkılmasın Bu Sevdamız
Ağladım Gözyaşlarım Düştü Ateşe
Yine De Bu Yangını Söndüremedim
Bağıra Bağıra Yazdım Seni İçime
Bir Kez Olsun Yüzünü Güldüremedim
 

Yarim, gezdiğin yola bakarım uzun uzun
Gözlerim doldu yine, aklıma geldi yüzün, oy
Al gözümden yaşları, gün gelir kurutursun
Yaz bunu bir kenara, gidersen unutursun
Limanın gemileri demir aldı gidecek
Benim gözyaşlarımı kim gördü, kim bilecek, oy
 

Sonra dersin ki
Neden bu kadar çok sigara içersin ?
İçerim işte ...
Ben yazmayı pek bilmem dünya güzeli
Sadece geceler ışığı kovalarken gelir aklıma bir kaç kelime
Şafak söker ben hala oturduğum yerde sayıklarım baş harfini
Bazı bazı dem tutar kirpiklerim
Dans eder damlalarla
Bir tükünün ezgisi gibi temizlenir gözbebeklerim
Garip gelir akşamlara kadar başını beklediğim günler
Sen okulda istikbalini gözlerken
Ben dışarda hapis beklerim bulutlarla başbaşayken
Çok düşünürdüm o vakitleri
Saçların omuzlarına elbise olduğu zamanlar hani
İnadına topladığın halde çok da güzel gelirdin gözlerime
Öyle ya ; Türkü gibiydi saçların
Türkü gibiydi gözlerin
Sen bakmaya doyamazdın ben türkülerimi söylerken
Her yazdığımı sana dinletirdim
Bilmezdim ben nerde ne koyulacak
Virgülle noktayı hep sevgili zannederdim
Biri kaybolurken öteki yok olacak
Ben yazar hüzünlenirken
Sen ayır şu kelimeleri derdin
Ben imlanın sırası mı dedikçe sen karalayıverirdin
Şimdilerde daha çok karalar oldum
Hatalarım geldikçe aklıma
Sonra dersin ki ; Neden bu kadar çok sigara içersin İçerim işte...
Çünkü küfür sevmezdim ben ama babam öğretti sayıp savurmayı
O da sevezdi zaten hayırsız olmasaydı evladı
Yoruldum dünya güzeli,
Yoruldum bahar sabahım,
Yoruldum da ota boka kızdıkça,
Babamı hatırlayacağım…
Ama söz veriyorum,
Verdiğim sözleri sözlükten bakıp yazacağım.
Ben yazmayı pek bilmem dünya güzeli,
Zaten yazsam da anlamazsın,
Canım sıkıldımı karalarım,
Ona da iki damla gözyaşı akıtırsın
Sonra dersin ki;
Neden bu kadar çok sigara içersin?
Ne bileyim ben içiyoruz işte…
 

Düpedüz sevmiyorum dedi
Bu kadar mı kolaydı
Dilinden çıkan bütün sözler beni kahretti
Olmayacak bir duaymış, boşuna geçmiş yıllar
Hoşça kal bile demeden beni terk etti
Yıkılıyor odalar
Her yanım taş duvar
Ne kaldı sanki elinde Kocaman boşluklar
Durduramadım, gitti yarım
Perişanım gece gece
Ömrümden ömür çaldı
Kaldı sevdalık Artık bir yokum bir varım
Ne ölürüm ne de yaşarım
Dilim lal, gözüm karanlık
Ooooofff…
Karanlık…
 

Aslında umurumda değil bu dünya
Ben senin uğruna cennetler yaktım
Nasıl yaptın diye sorduklarında
Bir sevda yangınında uyuyakaldım
Alem biliyor aklım başımda değil
Bu sevdanın uğruna en dibe battım
Allah biliyor günahın benimle değil
Çektiğim bu çileyi sen yarattın
Bir gün sen de benim için ağlayacak
Elbet karşımda diz çöküp yalvaracaksın
Bana yaptıklarını da hıçkırarak
Yüce Tanrı’ya bunu sen anlatacaksın
 

Bir teselli ver
Kırılan gururuma
Bir tebessüm et
Unutursun zamanla
Yine dalmışım, aynada yüzüm ağlar
Yine dalmışım, elimde fotoğraflar
Yine aylardan kasım
Sanki sende kaldı bir yarım
Her nefesim her anım
Sanadır canım
 

Bugün kederliyim, beterim bugün
Sesime ses değse çığlık oluyor
Üşüyor toprak, taşlar üşüyor
Vuslatı yakın eden yollar üşüyor
Oysa ben senden neler neler isterdim
Senli sevdalarda doğmak isterdim
Sabahlar isterdim asi ve mavi
Büyüsün isterdim ışığın rengi
Ama gel gör ki kötüyüm bugün
Sesime ses değse çığlık oluyor
Üşüyor toprak, taşlar üşüyor
Vuslatı yakın eden yollar üşüyor
Yumma gözlerini uyuma bugün
Bütün gölgeler akşam oluyor
Üşüyor yaprak, dallar üşüyor
Savrulup yırtılan rüzgar üşüyor
(İçimde kış gibi bir mevsim üşüyor)
 

Aman gazeteci gel bizim köye
Bizim halları da yaz
Şehirde ojeli parmakları yazma
Bir de bizim köyde nasırlanmış elleri de…
Yaz, yaz gazeteci yaz
Yaz, yaz efendi yaz
Yaz, yaz gazeteci yaz
Yaz, yaz efendi yaz
Bankada parası olan kulları yazma
Onlara aldanıp yolundan azma
Şehirden asfalt geçmeyen yolları yazma
Bir de bizim köyden eşek geçmeyen yolları da…
Yaz, yaz gazeteci yaz
Yaz, yaz efendi yaz
Yaz, yaz gazeteci yaz
Yaz, yaz efendi yaz
Şöhretten bunalmış dilleri yazma
Kendi bahçendeki gülleri yazma
Haksız yere genç öldüren elleri yazma
Doğuda doktorsuz ölen kulları da…
Yaz, yaz gazeteci yaz
Yaz, yaz efendi yaz
Yaz, yaz gazeteci yaz
Yaz, yaz efendi yaz
Almanya’da çalışan elleri yazma
Libya’ya gidecek olanlara şaşma
Evi barkı yıkılanları yazma
Bir de Türkiye’de dul kalan kulları da…
Yaz, yaz gazeteci yaz
Yaz, yaz efendi yaz
Yaz, yaz gazeteci yaz
Yaz, yaz efendi yaz
 

Şifa istemem balından
Bırak beni bu halımdan
Razıyım açan gülünden
Yeter dikenin batmasın
Gece gündüz bu hizmetin
Şefaatin, kerametin
Senin olsun o sohbetin
Yeter huzurum gitmesin
Taşa değmesin ayağın
Lale sümbül açsın bağın
İstemem metheylediğin
Yeter arkamdan atmasın
Kolay mı gerçeği görmek
Dost bağından güller dermek
Orda kalsın değer vermek
Yeter ucuza satmasın
Sonu yoktur bu virdimin
Dermanı yoktur derdimin
İstemem ilaç yardımın
Yeter yakamdan tutmasın
Nesimi’yim vay başıma
Kanlar karıştı yaşıma
Yağın gerekmez aşıma
Yeter zehirin katmasın
 

Erik daIı gevrektir
Amanın basmaya geImez
Haydi basmaya gelmez
EIin kızı naziktir
El kızı naziktir
Amanın küsmeye geImez
Haydi küsmeye gelmez
EIIer oynasın eIIer
DiIIer kaynasın diIIer
EIIer ne derse desinIer
O diIIerini yesinIer
Armut dalı yüksektir
Amanın çıkmaya gelmez
Haydi çıkmaya gelmez
EIin oğlu yanıktır
El oğlu yanıktır
Amanın bakmaya gelmez
Haydi bakmaya gelmez
EIIer oynasın eIIer
DiIIer kaynasın diIIer
EIIer ne derse desinIer
O diIIerini yesinIer
Gülün dalı dikendir
Amanın tutmaya gelmez
Haydi tutmaya gelmez
El anası hoyrattır
Amanın çatmaya gelmez
Haydi çatmaya gelmez
EIIer oynasın eIIer
DiIIer kaynasın diIIer
EIIer ne derse desinIer
O diIIerini yesinIer
 

Aşkın şarabını içerler dilber
Ferhat misal döner hey dost sergerdan olur
Hüsnün görüp candan geçerler dilber
Ferhat misali döner hey dost perişan olur
Kaşların zülfükar çeker kervana
Merhametin çoktur hey dost gelir imana
Dilber yüzün benzer şems-ü tebana
Örtme zülüflerin hey dost seyristan olur
 
X